31 Aralık 2011 Cumartesi



Yeni Yılın En Güzel Müjdeler, En Güzel Sürprizlerle Kapımızı Çalması ve Yeni Yılı Tüm Dünyaya Umut Saçan Gülücüklerle Karşılamamız Dileğiyle...MUTLU YILLAR!



 

21 Aralık 2011 Çarşamba

Dilosh'un kime benzediğini merak edenlere... Kızlar babaya çeker diye bir kural var sanırım...
Bir dolmamız eksik saçımızda :))

8 Aralık 2011 Perşembe

2 Ay Aradan Sonra Tekrar Merhaba! Macera Devam Ediyor! :)))

Uzun zamandır yazma fırsatı bulamamıştım Diloş'un bloguna. Öyle alakasız zırvalıklarla da blogumuzu kirletmek istemediğimiz ve sadece Diloş'a ait bir günce olmasını istememiz sebebiyle bugün yarın diye diye ertelemişim yazmayı, bir baktım ki neredeyse 2 ay oluyor.   :)
Bu kadar uzun zaman için de neler oldu neleeeeer tabi ki çok şey biriktirdik, nereden başlasak bilemiyorum ama...
İnsan hayatında 2 ayda neler neler olup biterken bebekler söz konusu olunca bu süre sanırım iki misli oluyor, çünkü öyle hızlı büyüyor ve her gün yeni bir şeyler yaparak bizleri şaşırtıyorlar ki bunu çocuğu olan herkesin gayet iyi anladığını ve hatta başlarını sallayarak bana onay verdiklerini görür gibi oluyorum.   ;)
Geçtiğimiz Pazartesi rutin kontrolü için Dila'yı hastaneye götürdük. Artık kızım büyüdüğünden doktor kontrollerimizin arası da uzamaya başladı tabi. 2 ay aradan sonra muayenesi yapıldı, çok şükür sağlığımız ve büyümemizin yerinde olduğuna karar verdi doktorumuz. Su çiçeği aşısını oldu kaşla göz arasında demek isterdim ama o kaşla göz arası bize epeeeey uzun geldi Diloş'un yeri göğü yıkan çığlıkları arasında. Neyse ki muayene öncesinde küçük arabalara bindirip hastanede biraz turlamıştık kızımla. :)  İçimdeki çocuk ölmemiş, resmen hortlamıştı sanki Dila'yı arabaya bindirip arkasından iterken. Sanki ben binmiştim de arabaya, Dila beni itiyor gibi eğlendim yani... :) Bir daha ki kontrolümüz 3 ay sonra yani 18. ayında olacak. 
Bu arada yeni bir şeyi daha fark ettim ki bu içimdeki hortlayan çocuk sanki  kendi oynayacakmış gibi kızına oyuncak seçiyor ve hatta kızı yerine kendi oynuyor. Barbi evleri için acayip sabırsızlanıyorum! :)) Geçenlerde TV'de reklamını görünce "alalım alalım,bunu Diloş'a alalım" diye tutturmam da ondandı sanırım. Sonrasında ne oldu : Dila yine her zaman ki gibi iki oynadı sıkıldı ve oyuncaklar müzesindeki yerini aldı zavallı düt düt!  :@ 
Bkz. Yıldızının parladığı günlerde Dila'yla çekilmiş resmi  :(





Heeee bir de arkadaşımın oğlu dünyalar tatlısı ve yakışıklısı Eymen abimiz geçenlerde ziyaretimize geldiğinde çıkartık düt dütü. İkisi de acaip eğlendiler ama sanırım bizimki daha çok Eymen abisinin arabaya gösterdiği tepkilere gülüp eğlendi. Bu arada çocukcağızı boyuna bakmadan habire sarıp sarmalaması da ayrı bir komediydi tabi. Sonunda ikisi birden hoooooop yerde :)
İzlemelisiniz.  ;)




Doktorumuz artık diş fırçası kullanmayı öğrenmeye başlamasını ve bunun en iyi yolunun da örnekleme olduğunu söyleyince ben de aldım elime diş fırçamı ve geçtim Dila'nın karşısına. Artık bir taraftan ben diş fırçalarken diğer taraftan "bu kadın da beni amma eğlendiriyor" diye düşünerek kızım da bana eşlik ediyor. Gerçi şu an onun ki diş fırçalamaktan ziyade diş kaşımak ve diş fırçasını sömürmek şeklinde ama olsun, böyle böyle öğrenecek işte! Bu arada tam 10 dişimiz var şu anda, 2 tanesi de yolda. Sanırım o yüzden metrekareye yarım litre salya düşmeye başladı yeniden :)))
Artık Türkçeyi epey ilerletti kızım, ama konuşma ve yazma düşük, anlama yüksek not aldı benden. :) Evet söylenenlerin hemen hemen çoğunu anlıyor, bir kaç kelime konuşuyor ve hatta bir kaç gündür sürekli elinde kalem önünde defter hababam yazıyor. Katip Dila zaten "Diş Buğdayı" partisinde de kalemi seçmişti fazla söze gerek yok. Gözleri, kulakları, burnu , ağzı da öğrendik. "Hani Diloş'un gözleri" dediğimde parmaklarıyla gözlerimi oyması, "hani burnun kulakların" deyince burnumu kulaklarımı çekiştirmesi olmasa daha iyi olacak ama...Sanırım beni kendisiyle özdeşleştiriyor :))
Diye diye sonunda nazar değdirdik galiba çünkü Dila artık yemek seçmeye başladı. O eski iştahlı günlerinden eser yok, yemek yedirmek bazen işkenceye dönüşüyor. Her şeyi eline alıp hissederek yemek istemesi yok mu? Tamam çok güzel kendi yemeyi öğrenmeli, bunu yapmak istemesi de gayet normal ama sulu yemekler söz konusu olunca Dila tanınmaz hale geliyor, yüzü gözü üstü başı yemek içinde...
Belki de en güzel öğrendiği ve yaptığı şey millete terlik giydirmek. Misafir mi geldi, Diloş iş başında. Hemen terlikler getirilir ve ters mers olsun itinayla ayaklara giydirilir. Akşam babasının gelme saatlerinde kapı çalınca koşa koşa kapıya gidiyor ve elinde terliklerle babasını karşılıyor kızım. Hatta babasının terliklerini de biliyor, öyle ilk bulduğunu alıp gelmiyor yani. Yorgun argın eve gelen babamız da bu misafirperverliğimizi görünce içi eriyor tabi... :))
Yalnız şu aralar beni deli eden bir huy da edindi. İstediği olmadığında hemen kendini yere atıp tepinmeye ve ağlamaya başlıyor. Gözde bir damla yaş yok , o ayrı... Hiç umursamıyorum, işime devam ediyorum, geçer diye umuyorum ama değişen bir şey yok hala. İkimizden biri pes edecek ama bakalım kim?
Şu aralar oyuncakları dışında her şeyle oynamak istiyor zaten. Mantıklı şeyler istese tamam diyeceğim ama öyle alakasız şeyleri kendine oyun yapıyor ki korkuyorum canı yanacak, kötü bir şey olacak diye. Mesela geçenlerde kendi kendine yemek masasına çıkmış, oturmuş orada nasıl mutlu bir şekilde çığlıklar atıyor. Nasılsa çıkmış ama inemez diye düşünürken ben , bir de baktım ki bizimki geri geri popoyu salıp aşağı indi sandalyenin üstüne, hoooop oradan da yere. Gözlerime inanamadım :@ Arkamı döndüğümde iş beceriyor. 

Sözünü ettiğim yaramazlıklarından sadece bir örnek.
Doktor diyor ki "hiç yalnız bırakmayacaksın, ya da işin varsa yanında mutlaka başka biri duracak" Güldüm ben de, "bu nasıl mümkün olacak, sabahtan akşama birlikteyiz ve çocuğumu yalnız büyütüyorum, arada annemler uğruyorlar ama günün her anı baş başayız sonuçta" dedim. O da bana güldü ve "o zaman yardımcı birisi olacak, çünkü yalnız bırakılmaya gelmezler" dedi. Ben de içimden "tabi sana göre dilekolay ama bizim buralarda kışın havalar çok soğuk oluyor" dedim. :@ 
Yani anlayacağınız ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Hem kızım adına üzülüyorum onun özgürlüğünü kısıtlamak zorunda kaldığım ve dört duvara mahkum ettiğim için hem de kendimi çok yalnız ve bazen çaresiz hissediyorum. "Desperate Housewives" misali... :(  Bu da bir süreç ve geçecek eninde sonunda değil mi???

Diloş on parmak klavye kullanıyor, o kadar hızlı ki siz ellerini böyle görüyorsunuz   :P
 İnternette biraz gezinelim dedik, epey de e-posta birikmiş yahu!!!
Böyle bir uyuma şekli var mı???





 Diloş , Pepe'yi seyrederken...  Aralarında nasıl bir bağ kurdular anlamadım ama benden çok sevdiğini düşünmeye başladım artık!    :((

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...