18 Eylül 2013 Çarşamba

3 Yaş Sağlık Taraması

 Dila'yı geçen hafta rutin sağlık kontrolü için hastaneye götürdük. Doğduğu günden beri takip eden doktoru Alper Soysal'a. Bize bazı testler yapılacağı için sabah aç karnına gelip kan verilmesi gerektiğini söyledi. Özel sağlık sigortamız olmadığı için ve bu testlerin Kadıköy Şifa Hastanesi'nde nasıl yüksek rakamları bulduğunu tahmin ettiğimden Alper Bey'den yapılacak testlerin listesini istedik ve SSKmız bir işe yarasın bari deyip soluğu S.B. Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi'nde aldık. Dila'nın her çocuk (hatta yetişkin) gibi iğneden ne kadar korktuğunu ve sonrasında yaşanacakları az çok biliyor ve korkuyordum ama kaçışı yok! Asıl zor ve zahmetli olan idrar numunesi vermekmiş onu anladım. Elbette kan veren onlarca çocuğun çığlıkları ürkütüp sonrasında yerini acı dolu ağlamaya bıraktı ama idrar numunesi için annemle düştüğümüz haller tam komedi dramaydı. :))

 Sonuçlar aynı gün çıkıyor ama biz idrar kültürü uzun sürdüğü için 2 gün daha bekledik. İnternet üzerinden sonuçları öğrenmek de büyük avantaj. Sonuçta özel hastaneye ödeyeceğimiz bir dünya para cebimize kaldı,kazasız belasız beş kuruş ödemeden tüm testlerimizi yaptırdık. Buradan bizi yönlendiren ve yardımcı olan canım Bahar Teyzeme de tekrar teşekkürler.

 Bizimki daha önceki deneyimlerinden dolayı Doktor Alper Bey'den pek hoşlanmıyordu, yine ona aşı yapacak diye. Daha bir kaç gün öncesinde verdiği 4 tüp kanda eklenince yalvarmaya başladı evde, "Anne, Aypeyyy Amca şakın şakın iğne yapmaşınnn!" diye. :)) Orada oyunlar oynayacağını, Alper Amcanın onun kalbini dinleyip boyunu kilosunu ölçeceğine ama iğne yapmayacağına ikna edip hastanenin yolunu tuttuk.

 Muayenemiz sanılanın aksine gayet keyifli geçti. Doktorumuz sonuçların gayet iyi olduğunu,gelişmesinin ise ortalamanın üzerinde ve çok güzel gittiğini söyleyince daha da sevindik tabi. Yalnız beni şaşırtan doğru düzgün hiç birşey yemiyor diye hayıflandığım, çevremdeki herkesin çok zayıfladı iyice boya gitti dediği kızımın 6 ayda yaklaşık 2 kilo almış olmasıydı. Demek ki abur cubur, ıvır zıvır ne varsa yenince gelsin kilolar! Kilosu için endişe edecek bir durumumuz yok doktorun söylediğine göre. Sadece daha sağlıklı az kalorili ve düzenli beslenmesi için bir formül bulmamız lazım. Zaten Dila doğduğundan beri hep normalin üzerinde  gittiği için çok zayıflayıp erirse bir anormallik var demektir. ;))

Bir sonraki randevumuz 3,5 yaşındayken olacak. Bakalım o zamana dek ne kadar alıp vereceğiz? ;))





12 Eylül 2013 Perşembe

İlk Kuaför Maceramız

3 yaşına 1 gün kala benim kızım da ilk kuaför tecrübesini yaşadı. Aslında ne ben ne babası Dila'nın saçlarını kestirme taraftarı değildik. Onun o buklelerini savura savura gezmesi, elleriyle bir çırpıda önüne düşen saçlarını geri atmasını seyretmekten gayet memnunduk. Ama napalım şartlar bizi buna mecbur etti. O kıvırcık saçlar iyice birbirine girip düğüm olunca ve o düğümleri açacak ne bir tarak ne krem ne sprey işe yaramayınca çareyi Metin'de aradık. Benim kuaför deyince tek geçtiğim, saç söz konusu olunca tüm yakınlarımı gözü kapalı götürüp tavsiye edeceğim kişi! Hele söz konusu kişi biriciğim, meleğimse...

Aslında başta çekincelerim vardı : Saçının  kesilmesine izin verir mi? O saç nasıl taranıp açılacak? Rahat durur mu,oturur mu? gibi. Ama Diloş bir kez daha beni yanıltarak neredeyse hiç sorun çıkarmadan bu macerayı tamamladı. Elbette oyalamak adına çeşitli taktikler ve rüşvetler de kullanıldı. Açıkçası ben bu kadar kısa olacağını düşünmemiştim ama kurtarılabilecek en uzun hâli buydu sanırım. Kuaförde yine kendisinden beklenileni yaparak herkesle dost ahbap oldu, kucaklardan inmedi, "Metin Abi, Metin Abiiii" diye diye her önüne gelene sarıldı, hopladı zıpladı! :)) Sanırım bu işi yazın başında yapmak daha doğru olacaktı sıcaklar henüz başlamamışken.

Bir de siz karar verin kızıma yakışmış mı yeni saçı? ;))






9 Eylül 2013 Pazartesi

Hoşgeldin Eylül,Hoşgeldin Sonbahar,Hoşgeldin Hüzün...



Eylül geldi,sonbaharı da beraberinde getirdi. Bir kaç gündür havalar iyice serinledi. Severim bu havaları, severim yağmuru rüzgarı, severim can parçamın doğduğu ayı...Eylül'ü... Nedense bu sefer bir hüzün kapladı içimi. Giden yaz, gelen sonbahardan mı yoksa birer birer okullu olan yuvadan uçmaya hazırlanan minik kuşlardan mı?

Biz de Dila'yı bir okula kaydettirmiştik aslında. (Yazı için tık tık.)
Ama sonradan enine boyuna düşününce 3 yaşında bir kuzunun hem tam gün memur mesaisi gibi gidip gelmesine hem de servis tepesinde sabah ilk akşam son bırakılacak şekilde çile çekmesine gönlüm razı olmadı. Yakınımda sabah elinden tutup götüreceğim yarım gün bir anaokulu arayışına girdim tekrar. Evimize yürüme mesafesinde yakın bir anaokulu da var aslında. Fakat bir önceki yazımda da söylediğim gibi ücretler astronomik. Bir önceki kaydını yaptırdığımız okulun tam gün parasına burada yarım gün alıyor. Devlete ait anaokulları da 4 yaştan itibaren aldıkları için bize uymadı. Belediyenin yuvaları için de başvurmuştuk ve bu ay başında sonuçlar belli olacaktı. Ama hal böyleyken onu arayıp sormaya bile elim varmadı. Herşeyden önce ulaşım hepsi için sorun. Ya servis ya araba gerek hepsine! Buradan çıkan sonuç bir an önce önümüzdeki sene için uygun okul arayışına girip o civara yakın bir ev bulup taşınmak! Yoksa kötünün iyisine mahkum kalıyorsunuz.

Şimdi çevremde pek çok Dila'nın yaşıtı miniğin okula başlama heyecanını görüyorum ve daha dünden hevesli hayalinde okullara giden öğretmenleri olan benim miniğimin bu sene o heyecan ve mutluluktan mahrum kaldığı için çok üzülüyorum. Belki bundandır asıl hüznüm... Herşeyin hayırlısı...gün doğmadan neler doğar,belki böyle olması daha hayırlı olandı kimbilir? 
Okula başlayan tüm miniklere başarılarla dolu güzel bir eğitim hayatı ve ailelerine bu mutluluğu maddi manevi karşılayabilecek güç diliyorum. Herşey gönlümüzce olsun...



7 Eylül 2013 Cumartesi

Dila'nın 3. Yaş Günü



Geçtiğimiz Pazar günü Dila'nın 3. yaş gününü kutladık. Kendi aramızda aile içinde pasta börek eşliğinde. Aslında geçen seneki gibi güzel şirin bir organizasyon yapmayı istedim ancak program karışıp zaman olmayınca maalesef yapamadık. Dila'nın doğum gününden 1 gün önce eşimin kuzeni Afşin ve Sevde'nin düğünü vardı. Kendilerine bir ömür mutluluklar diliyorum tekrar buradan. Hal böyle olunca 1 gün önceden hazırlanması gereken tüm yiyecekler hazırlıklar iptal oldu. Program kuaför,makyaj,üst baş,nikah,düğün olarak değişti. Aklımda olup da çağıramadığım tüm dostlarımı nasip olursa seneye yaş günümüze bekliyoruz. Malum evde olunca pek fazla kişi çağıramıyorsunuz yer sıkıntısı sebebiyle. Bu seneki yaş gününde ne yengesinin hazırladığı harika pasta,enfes kurabiyeler, cici süslemeler vardı, ne de dedemiz,dayımız,yengemiz,yakın arkadaşlarımız... (Yine anneannemiz,babaannemiz yetişti imdadımıza,leziz yiyecekler hazırladılar sağolsunlar.) Canımız canlarımız sağolsun, daha güzellerini yaparız Allah izin verirse... 
Şimdi sizleri resimlerle başbaşa bırakıyorum.



Canım Kızım,

3 sene önce bugün girdin hayatımıza...
2'yi 3, bizi bir aile, küçük dünyamızı cennet yaptın!
Ne iyi ettin geldin, ne iyi ettin bizim kızımız oldun, ne iyi ettin bizim dünyamızı aydınlattın.
Seninle yeniden doğduk, her yıl seninle büyüyoruz, hergün seninle yeniden öğreniyoruz. 
İyi ki doğdun güzel kızım. Doğum günün, doğum günümüz kutlu olsun. Hergünün bir öncekinden güzel, ömrün uzun, bahtın  yolun açık, sağlıklı mutlu nice yaşların olsun. Seni çok seviyorum meleğim...

Annen



20 Ağustos 2013 Salı

Ana Okulu Macerası Başlıyor!!! ;)

Eylül ayı itibariyle Dila tam 3 olacak. Artık mantıklı sorular soran, cevaplar veren, gözlemleyen, merak eden, sürekli yeni şeyler öğrenen ve en önemlisi de sosyalleşmek isteyen bir küçük çocuk. Aslında Dila doğduğundan beri çok dışa dönük, sosyal yönü kuvvetli ve anneye bağımlılığı az bir bebekti. Hal böyle olunca zaten uzun zamandır düşündüğüm şeyi eyleme koymanın zamanının geldiğini düşündüm: Ana Okulu.
Bir süredir ana okullarıyla ilgili internet üzerinden olsun çevremdeki kişilerden olsun araştırma yapıyordum zaten. Kriterlerimiz ise tabi ki öncelikli olarak bütçe, sonra yakınlık ve eğitim metodları, ortam vs. şeklinde devam ediyordu. Bu işlerin içinde olan ebeveynler bilirler ana okullarının neredeyse özel üniversiteye eş değer yada belki daha fazla ücretler istediklerini. Açıkçası ne bizim o meblağları verecek bütçemiz olduğundan ne de bunun çok çok elzem olduğuna inandığımdan ben tercihimi daha az masraflı ama çocuğumun en önemli ihtiyaçları olan sosyalleşme, arkadaşlık, paylaşmayı öğrenme,"ben" den "biz"e geçiş, düzenli ve dengeli beslenme (ki Dila inanılmaz yemek seçiyor!) daha programlı bir yaşama dönüş konularında destekleyecek ve geliştirecek bir anaokulundan yana kullandım. Umarım memnun da kalırız.
Dila'nın gideceği ana okulundan yakın bir arkadaşım olan Özge sayesinde haberdar oldum. O da kendi oğlunu oraya kaydettirmiş. Yani aslında daha okula başlamadan kızımın bir arkadaşı oldu bile : Küçük Ata ;) 
Okul MEB'e bağlı ama döner sermaye ile çalıştığından (devlet herhangi bir yardımda bulunmuyor) diğer özel ana okullarına göre cüzi denecek bir ücret alıyorlar. Öğretmenler devletin kadrolu atadığı öğretmenler, aynı zamanda yardımcı öğretmen vasfıyla stajyer öğrencilerden de destek alıyorlar. Tek katlı 3 derslikli, bahçesinde ağaçlar ve oyun parkının bulunduğu şirin bir okul. 36 aydan 66 aya kadar olan çocuklara eğitim veriyor. Kayıt için görüştüğüm müdür yardımcısı Havva Hanım bize çok yardımcı oldu, kolaylık sağladı sağolsun. Tek sorunumuz ulaşım şimdilik. En önemli kriterlerimizden biri olan eve yakın olmayı elemek durumunda kaldık. Zira yakın çevremizde astronomik bir ücret isteyen vasatın altı bir özel ana okulu dışında maalesef başka alternatifimiz yoktu. Kadıköy Belediyesi'ne bağlı ana okulları için de başvurduk ancak kura sonuçları belli olana dek Eylül gelmiş ve kontenjanlar dolmuş olacağından bu okulu garantiye almak istedik. Zaten her iki durumda da okula gitmesi için servis gerekiyordu.  Üstelik her ikisinin de ücretleri aynı. Havva Hanım kızımızın okul kaydını yaptı ve bizden servis olayı sonuçlanana dek bir ücret almadı. Kendisine yardımları ve anlayışı için ne kadar teşekkür etsem az.

Zaten ilk bir-iki hafta çocukların okula ve arkadaşlarına alışma turları olarak geçtiğinden bu süre boyunca anne-babalar da çocuklarına eşlik ediyor. Ben de ilk hafta Dila'yı sabah götürüp akşam getireceğim. Sonrasında servis olayı kesinleştiğinde ve pek tabi ki biz de memnun kalırsak devam edeceğiz. Okula gelen çocukların hemen hemen hepsi yakın çevreden olduğu için servise ihtiyaç pek yokmuş. Bu nedenle kayıtlar halen devam ettiğinden servisle gelecek çocuk sayısı kesinleşene dek beklemekten ve dua etmekten başka şansımız yok!

Dila şimdiden okula başlayacağı için çok heyecanlı ve her okul lafı geçtiğinde gözlerinin içi parlıyor. Umarım iş fiile döndüğünde de aynı heyecan ve isteği kendisinde görebiliriz. Zira sabah erken uyanmaya, öğlen uyumaya ve akşam erken yatmaya alışık değil kendisi.  Sanırım bu süreç boyunca belki Dila'dan bile daha çok memnun görecek ve nimetlerini görecek kişi benim ;) Ama şimdiden "Kuş yuvadan uçuyor" triplerine girip kendimi arabeske bağlamış durumdayım. İlk okulu, liseyi hatta üniversiteyi hiç düşünemiyorum bile!!! Ne diyeyim hayırlısı neyse o olsun!

İlgilenenler için okulun web adresi : Feneryolu Halk Eğitim Merkezi Uygulama Anaokulu





Kayıtlar halen devam ediyor. 
Okulun müdür yardımcısı Havva Hanım'ın telefonu 0(216) 337 77 56
Sormak istediğiniz bir şey olursa ben yine buradayım ;)
Görüşmek üzere hoşçakalın...



5 Ağustos 2013 Pazartesi

"Ben Kendim...İnsanlar Neden?"


Uzun zamandır yazma fırsatı bulamadım. Epey boşladım blogu farkındayım. Sanırım yazmaktan çok yaşamakla öğrenmekle meşgulüm şu aralar. Dila ile birlikte her gün yeni bir şey öğrenmeye o kadar alıştım ki... Çocuklar sahip oldukları bütün bilgiyi çevreden ve özellikle anneden alıyorlar doğrusuyla yanlışıyla. Ben de elimden geldiğince ve dilim döndüğünce kızıma anlayacağı dilde öğrenmek istediklerini anlatmaya öğretmeye çalışıyorum. Başlıktan da tahmin ettiğiniz gibi "neden?" ile başlayan sorular sıklıkta ve "pekiiii insanlar nedeeeen su içeeeer? neden uyuuuur, neden yemek yeeeeer?" şeklinde devam etmekte...
Sanırım bu sorulara onun için en uygun cevabı (anlayacağı dilde) vermek adına biraz daha araştırma yapmak okumak sormak gerek. Sizlerin de okuduğu tavsiye edeceği anne-baba-çocuk gelişimi ve eğitimi konularında rehber bir kitap varsa yorumlarınızı bekliyorum.
Artık herşeyi kendi başına yapmak istemesi ve "ben kendim" ile başlayan cümlelerine alışsam da hala karşılık vermekte güçlük çekiyorum. Ne onun bu isteğini engellemek istiyorum ne de yapamayacağı yada yapmaması gereken şeyleri yapabileceğini düşünmesini...hal böyle olunca bazen olurlar olmaz, olmazlar olur olabiliyor.
Her ne kadar bana hiç benzemiyor diye başlarda hayıflansam da şimdi bakıyorum bir çok davranışı benim küçük kopyam gibi. Hoşuma gitmiyor dersem yalan olur! :) Küçükken ben de böyle resimlere bakıp kitabı hayalimde canlandırır kendi hikayemi yazardım. Görenler okuma-yazma biliyorum sanırmış o yaşımda ;) Şimdi aynı hareketleri Dila'da görünce gülümsüyorum kocaman. Hayal gücü çok önemli hele ki bu yaşlarda!




Dila vs Pitfall :))


Hepinize güzel günler ve şimdiden iyi bayramlar diliyoruz! ;) Görüşmek üzere...



15 Temmuz 2013 Pazartesi

Albert Einstein'dan...

Geçenlerde internette gezinirken rast geldiğim ve çok hoşuma giden Albert Einstein'ın bu sözlerini sizlerle de paylaşmak istedim. Ne de güzel söylemiş...anlayana,anlamak isteyene...



Kızlarınızı iyi yetiştirin.
Kendi kendilerine yetmeyi öğretin.
Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin.
Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin.
İstediğini giymeyi öğretin.
İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin.
Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin.
Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin.
Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin.
Arayıp neredesin; kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin.
Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin.

Oğullarınızı iyi yetiştirin.
Karşı cinse saygı duymayı öğretin.
Gece yarısı evine dönen kadının “aranmadığını” öğretin.
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin.
Dokunmaktan korkmamasını öğretin.
Sevmenin değer verme olduğunu öğretin.
Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin.
Bulunmaz hint kumaşı olmadıklarını; olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını; hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin.
Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin.

Albert Einstein


22 Nisan 2013 Pazartesi

Okaliptüs Ağacında Bir Küçük Koala

Kendimi son günlerde bir okaliptüs ağacı Dila'yı da yavru koalaya benzetiyorum. Bu durumu tarif edebileceğim en güzel örnek bu,evet! Çünkü son günlerde her insan içine karıştığımız ya da evimize misafir geldiğinde Dila'nın değişmez tepkisi kucağıma çıkarak ortamda kim varsa gidene kadar kapanıp mızmızlanmak oldu. Bu kadar evcimen, girişken çocuk gitti adeta bir gulyabani geldi!

Yakın bir zamana kadar "Daha çok küçük, nasılsa ileride bir ömür ağlaya sızlaya okula gidecek, ana okulu için biraz daha bekleyelim, evde biraz daha vakit geçirsin" diye düşünen ben şimdi bu yeni eklenen davranışlarını aşmanın tek yolunu yine Anaokulu olarak görmeye başlar oldum. Sanırım evde kaldıkça bana olan bağlılığı istemeden "bağımlılığa" dönüşmeye başlıyor. Belki sürekli görmediği kişilerden utanmasını anlayabilirim ama ya dedeler,anneanne-babaanne, dayı-hala?!? Bu dönemsel davranışlar ne zamana kadar sürecek bilgisi olan var mı? Hayır her gün küçük bir bukalemunla başa çıkmak hayli zor oluyor da... ;)





19 Nisan 2013 Cuma

Kısa Bir Aradan Sonra...

Boşuna dememişler "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır." diye. Mart'ın son haftası 10 günlük bir erken tatil yaptık Armutlu'da. Bu tatil bizden çok Dila'ya yaradı ama dolaylı olarak da bizim yüzümüzü güldürdü tabii. Nedenine gelince... Evde yavaş yavaş kazandığı tuvalet alışkanlığını orada tamamen kazandı. Artık alışveriş listemizden bir kalem eksildi: Bebek Bezi! :)) Dila mutlu, ben mutlu, babası hepimizden mutlu! Geceleri uyurken bağlıyorum yine nolur nolmaz diye ama sabah açtığımda hep kuru. Tatil mi, Armutlu'nun temiz havası mı yoksa anneannenin nefis yemekleri mi bilmem birazcık da kilo aldı küçük hanım. Bu arada bir büyük sorunu daha defettik orada. Banyo fobisini yendi meleğim çok şükür. Şimdi evde bile hergün banyo yapmak istiyor. Nedenini nasılını bilmiyorum ama sonuç harika! Havalar halen olduğu gibi gittiğimiz zamanda nane molla olduğu için olabildiğince yani güneşi gördüğümüz an attık kendimizi dışarıya, Dila da parkta özlem giderdi.
Şu an tek sorunumuz doğduğundan beri devam eden yatağında yatmama. Onu da zamana bırakıyorum artık. Nasıl tuvaleti, banyoyu hallettiyse zamanı gelince onu da çözecektir diye düşünüyorum. Israr etmenin ya da zorlamanın nasıl ters etki yaptığını öğrendim çünkü. Onu da bir başka tatile bırakalım dimi? ;))





21 Mart 2013 Perşembe

2,5 Yaş : Kocaman Abla Oldum Ben!

2 ay geçmiş üzerinden son postun. 2 ay belki bir yetişkin için olmasa da çocuklar için çok uzun bir zaman. Çünkü gün be gün değişip öyle hızlı büyüyorlar ki...Dila'nın gelişimini ve değişimini 24 saat yanında olduğum halde ben bile farkedebiliyorum. Hergün yeni bir huy,yeni oyunlar...onunla birlikte yeniden çocuk olup büyüyorum adeta!
Son 1,5-2 aydır Dila'nın banyo fobisi başladı. Önceleri koşa koşa küvete giren dahası banyodan çıkartmak için suların-elektriklerin kesilmesi yalanlarıyla kandırılan çocuk o değil sanki. Başlarda kendi gönlünün olmasını bekledik,zorlayıp daha çok soğutmak istemedik ama bu bekleyiş 10 gün kadar sürünce mecburen yine zorla yıkadık. "Zorla"nın altını çiziyorum çünkü evde küçük çaplı bir savaş çıkıp hem kendine hem de bize zarar vermeye başladı karşı koymak için. Ödül,motivasyon,örnekleme hiç bir yöntem işe yaramadı maalesef çaresiz kaldık. Baktık bu böyle olmayacak aldık yine pedagogda soluğu. Hem bu "2 Yaş Sendromu" hem de "Banyo Fobisi" ile ilgili bir uzmanın öneri ve görüşlerini almak istedik. 2,5 yaş kontrolü için doktora götürdüğümüzde Hepatit A ve Menenjit Aşılarını da yaptırmıştık kavga dövüş. Sanırım o yüzden olacak pedagogla görüşme sırasında daha temkinli davranıp belki de yine aşı olacağından korktuğu için odaya girmek istemedi. O dışarda krizlerde anneannesi onun peşinde benim aklım onlarda kulağım doktorda...
Görüşmenin özeti şu ki; daha önce kendi doktorunun da dediği gibi bir an önce bir "Oyun Grubu" ya da "Anaokulu" na başlaması gerekiyormuş hem bu olumsuz davranışlarından sıyrılması,hem yaşıtlarıyla sosyalleşip paylaşmayı öğrenmesi için. Banyo konusuna gelince yapılabilecek her türlü yöntemi denediğimiz ve sonuçsuz kaldığımız için yine zorla yıkamaya devam edeceğiz ta ki o bıkıp pes edene kadar. Pedagog bunun sürekli devam edecek bir davranış olmadığını bir zaman sonra bırakacağını söylediğinde içime su serpti resmen. Zaten banyo yapmama konusundaki tutumu aynı şekilde devam ederken banyo yaptıktan sonra geçirdiği sinir krizlerinin süresinde belirgin bir azalma var.
Şimdi kara kara düşünüyorum Dila'yı hangi anaokuluna göndersek,nasıl yapsak nerden arttırsak diye. Yakın bir yer olması önemli çünkü bu yaşta bir çocuğun servisle gitmesini hem doğru bulmuyorum hem de ekstra külfet bizim için. Hem bir şey olduğunda ceketimi alıp çıkabilecek mesafede olmalıyım. Bu nedenle evimize yakın bir anaokuluna gidip bilgi ve fiyat almak istedim. Fiyatlar gerçekten dudak uçuklatıyor. Haftada 2 gün sadece 2'şer saat olan oyun gruplarının bile! Hal böyle olunca şimdi belediyeye ait anaokullarını araştırmaya başladım. Hem denetimi daha sıkı, hem özellere göre neredeyse bedava denecek rakamlara. Ayrıca özellerde ne veriliyorsa aynısı orada da var sonuçta. 3 Yaş sınırı,ikamet adresi,bezinden kurtulmuş olması gibi kıstaslar var yalnız. Henüz bezden kurtulmadı belki Dila ama çişini yavaş yavaş söylemeye başladı. Havalar ısınınca bezi çıkarıp alıştırma külotlarıyla maceramıza kaldığımız yerden devam ederiz diye düşünüyorum. Eylül'de 3 yaşını dolduracak zaten. O zamana dek diğer kıstasları da yerine getirebilirsek bir şansımızı deneyeceğiz artık. Ben bu konularda pek şanslı değilimdir aslında ama belki Dila'nın şansı yaver gider bakalım...
Bu arada en büyük gelişmelerden biri de yaklaşık 1 aydır Dila'nın emziği bırakması oldu. Bir anda ve dilimi ısırayım bu kadar kolay olacağını hiç aklıma getirmezdim. 2,5 yaş için kontrole gittiğimizde Dila'nın doğumundan beri takip eden doktoru Alper Bey emziği derhal bırakması gerektiğini damak yapısının bozulmaya başladığını söyleyince olan Diloşun emziklerine oldu. Hepsini Cüceler aldı ve cüce kaldılar! :)) Arada sayıkladığı özellikle uyku zamanlarında aradığı oldu ama bu hiç bir zaman kriz boyutlarına gelmeden unutulup geçti çok şükür.
Bu aralar türlü şımarıklıklar haylazlıklar şirinliklerle dolu dolu geçiyor günlerimiz. Konuşmayı bir level atlayıp sürekli sorular sorma aşamasına geldi artık. "Ben bebek değilimmm, kocaaamaaan abla oldum beeeeen!" diye gerine gerine dolaşıyor evin içinde. Aylar öncesinde söylediğim şarkıları hafızasına kazımış şimdi o bana söylüyor! Lego oynamak,yemek pişirmek,çay partisi yapmak,Ipadde oyunlar oynamak ve en önemlisi de "Sana Bi Süprizim Vaaaar" oyunu en sevdiği aktivitelerden. Her an size de bir sürpriz yapabilir hazırlıklı olun! :))

2,5 Yaş : Kocaman Abla Oldum Ben!

2 ay geçmiş üzerinden son postun. 2 ay belki bir yetişkin için olmasa da çocuklar için çok uzun bir zaman. Çünkü gün be gün değişip öyle hızlı büyüyorlar ki...Dila'nın gelişimini ve değişimini 24 saat yanında olduğum halde ben bile farkedebiliyorum. Hergün yeni bir huy,yeni oyunlar...onunla birlikte yeniden çocuk olup büyüyorum adeta!
Son 1,5-2 aydır Dila'nın banyo fobisi başladı. Önceleri koşa koşa küvete giren dahası banyodan çıkartmak için suların-elektriklerin kesilmesi yalanlarıyla kandırılan çocuk o değil sanki. Başlarda kendi gönlünün olmasını bekledik,zorlayıp daha çok soğutmak istemedik ama bu bekleyiş 10 gün kadar sürünce mecburen yine zorla yıkadık. "Zorla"nın altını çiziyorum çünkü evde küçük çaplı bir savaş çıkıp hem kendine hem de bize zarar vermeye başladı karşı koymak için. Ödül,motivasyon,örnekleme hiç bir yöntem işe yaramadı maalesef çaresiz kaldık. Baktık bu böyle olmayacak aldık yine pedagogda soluğu. Hem bu "2 Yaş Sendromu" hem de "Banyo Fobisi" ile ilgili bir uzmanın öneri ve görüşlerini almak istedik. 2,5 yaş kontrolü için doktora götürdüğümüzde Hepatit A ve Menenjit Aşılarını da yaptırmıştık kavga dövüş. Sanırım o yüzden olacak pedagogla görüşme sırasında daha temkinli davranıp belki de yine aşı olacağından korktuğu için odaya girmek istemedi. O dışarda krizlerde anneannesi onun peşinde benim aklım onlarda kulağım doktorda...
Görüşmenin özeti şu ki; daha önce kendi doktorunun da dediği gibi bir an önce bir "Oyun Grubu" ya da "Anaokulu" na başlaması gerekiyormuş hem bu olumsuz davranışlarından sıyrılması,hem yaşıtlarıyla sosyalleşip paylaşmayı öğrenmesi için. Banyo konusuna gelince yapılabilecek her türlü yöntemi denediğimiz ve sonuçsuz kaldığımız için yine zorla yıkamaya devam edeceğiz ta ki o bıkıp pes edene kadar. Pedagog bunun sürekli devam edecek bir davranış olmadığını bir zaman sonra bırakacağını söylediğinde içime su serpti resmen. Zaten banyo yapmama konusundaki tutumu aynı şekilde devam ederken banyo yaptıktan sonra geçirdiği sinir krizlerinin süresinde belirgin bir azalma var.
Şimdi kara kara düşünüyorum Dila'yı hangi anaokuluna göndersek,nasıl yapsak nerden arttırsak diye. Yakın bir yer olması önemli çünkü bu yaşta bir çocuğun servisle gitmesini hem doğru bulmuyorum hem de ekstra külfet bizim için. Hem bir şey olduğunda ceketimi alıp çıkabilecek mesafede olmalıyım. Bu nedenle evimize yakın bir anaokuluna gidip bilgi ve fiyat almak istedim. Fiyatlar gerçekten dudak uçuklatıyor. Haftada 2 gün sadece 2'şer saat olan oyun gruplarının bile! Hal böyle olunca şimdi belediyeye ait anaokullarını araştırmaya başladım. Hem denetimi daha sıkı, hem özellere göre neredeyse bedava denecek rakamlara. Ayrıca özellerde ne veriliyorsa aynısı orada da var sonuçta. 3 Yaş sınırı,ikamet adresi,bezinden kurtulmuş olması gibi kıstaslar var yalnız. Henüz bezden kurtulmadı belki Dila ama çişini yavaş yavaş söylemeye başladı. Havalar ısınınca bezi çıkarıp alıştırma külotlarıyla maceramıza kaldığımız yerden devam ederiz diye düşünüyorum. Eylül'de 3 yaşını dolduracak zaten. O zamana dek diğer kıstasları da yerine getirebilirsek bir şansımızı deneyeceğiz artık. Ben bu konularda pek şanslı değilimdir aslında ama belki Dila'nın şansı yaver gider bakalım...
Bu arada en büyük gelişmelerden biri de yaklaşık 1 aydır Dila'nın emziği bırakması oldu. Bir anda ve dilimi ısırayım bu kadar kolay olacağını hiç aklıma getirmezdim. 2,5 yaş için kontrole gittiğimizde Dila'nın doğumundan beri takip eden doktoru Alper Bey emziği derhal bırakması gerektiğini damak yapısının bozulmaya başladığını söyleyince olan Diloşun emziklerine oldu. Hepsini Cüceler aldı ve cüce kaldılar! :)) Arada sayıkladığı özellikle uyku zamanlarında aradığı oldu ama bu hiç bir zaman kriz boyutlarına gelmeden unutulup geçti çok şükür.
Bu aralar türlü şımarıklıklar haylazlıklar şirinliklerle dolu dolu geçiyor günlerimiz. Konuşmayı bir level atlayıp sürekli sorular sorma aşamasına geldi artık. "Ben bebek değilimmm, kocaaamaaan abla oldum beeeeen!" diye gerine gerine dolaşıyor evin içinde. Aylar öncesinde söylediğim şarkıları hafızasına kazımış şimdi o bana söylüyor! Lego oynamak,yemek pişirmek,çay partisi yapmak,Ipadde oyunlar oynamak ve en önemlisi de "Sana Bi Süprizim Vaaaar" oyunu en sevdiği aktivitelerden. Her an size de bir sürpriz yapabilir hazırlıklı olun! :))



16 Ocak 2013 Çarşamba

Çizgi Film Kuşağı

Bizim küçük hanımın arası çizgi filmler ve Ipadde oynadığı oyunlarla gayet iyi şu aralar. Ama öyle her önüne geleni izlemez,seçicidir; aynı yemek konusunda olduğu gibi! Ben de ne kadar çizgi film karakteri ve şarkıları varsa öğrendim sayesinde. Bu aralar izlemekten en çok zevk aldığımız kanal Disney Junior. Onu sırasıyla Trt Çocuk, Baby First ve Baby TV izliyor. Ancak yatıp kalkıp ismini sayıkladığı ve tüm sülalesine kadar peluş oyuncaklarını aldığı Pepee eskisi kadar rağbet görmüyor küçük hanımın gözünde. Onun yerini Disney Junior'da yayınlanan Mickey Mouse Club House, Doc. McStuffins, Tamirci Manny(Handy Manny), Timmy Time, Arı Kovanı(The Hives),Winnie the Pooh, Mook ve Trt Çocuk'da yayınlanan Leylek Kardeş, Canım Kardeşim, Nane Limon, Keloğlan, Laura'nın Yıldızı(Laura's Star),O Kadar Seviyorum ki, Köstebekgiller gibi çizgi filmler aldı.

Favori karakterimiz Dr. McStuffins. Şimdilik oyuncaklar yerine bizi muayene ediyor sürekli, hastalanınca ağzımıza bakıyor, kalbimizi dinliyor, hatta iyileşmemiz için elma toplayıp yediriyor şakacıktan. Oyuncaklarla başlasa iyiydi aslında pratisyenliğe... :@

Tamirci Manny'i de seviyor ancak sanırım tamir mevzusu henüz ilgi alanına girmediği için pek büyük bir merakı yok bu konuya. Elinin hamuruyla "ERKEK" işine karışmak istemediğindendir belki de kim bilir? ;)

İşte bu kuzucuğa bayılıyor bizim evdeki kuzucuk! Hatta mümkün olsa nüfusumuza geçirebiliriz. Sanırım Timmy'nin biraz afacan, biraz yaramaz çoğunlukla takip etmesi ve engellemesi zor iflah olmaz bir kuzucuk olması Dila'yı kendine bağlayan. Kendini buluyor galiba bu kuzucukta! :)
"Timmy oooo Timmy. Henüz çok masum bir küçük kuzu. Timmy oooo Timmy. Davranışları herkesin kabusu! Çiftliği terkeder dünyaya katılır. Hemen soğukkanlı davranır. Koşar macera peşinde dostlarıyla. Birlikte her zaman çok eğleniriz."

Vız Arı! Doc. McStuffins ve Timmy'den sonraki favorisi Dila'nın, belki de önce bilmiyorum... :)) Adı üstünde arı işte, başka söze gerek var mı??? :P Bu arada bu çizgi filmin reklam aralarında verilen tanıtımlarında çalan şarkıya bayılıp fellik fellik aramama rağmen halen bulabilmiş değilim! :((

Bu ayıyla tanışması geçen doğum gününde kendisine Özlem teyzesinin hediye ettiği kocaman peluş Winnie ile oldu. Hatta bir dönem eve gelen her misafiri öncelikle kendinden büyük Winnie ile tanıştırıyordu. Şimdilerde ise çizgi filmini bayılarak izliyor.

Jake and the Never Land Pirates nam-ı diğer Jake ve Var Olmayan Ülkenin Korsanları. Yine Disney Junior'da yayınlanan çizgi filmlerden.
"Küçük bisikletin üstünde tüm dünyayı gezer eğlenir. Nehirleri aşıp tırmanıp dağlara arkadaşlar edinirsin. Mouk Mouk, kutuplar ve karalar, ormanlarla ağaçlar. Mouk Mouk bana göre değil mi?"  şarkı sözleri böyleydi sanırım, tam hatırlayamadım. Şarkı sözlerinden de anlaşılacağı gibi küçük Mouk'un arkadaşlarıyla dünyayı gezmesi, yeni yerler keşfetmesi ve maceralarını anlatan bir çizgi film. Bu yaşta Evliya Çelebi olmuş başına buyruk küçük seyyah da denilebilir aslında!!! ;)


İşte gözdemiz Mickey ve arkadaşları. Sırf bu çizgi film yüzünden bir ara "Miki Pareee" istiyorum diye tutturmuştu hatta. Bir de Pazar sabahları babasıyla izlediği ve ayıptır söylemesi isminin "Sünger Bok" olduğunu iddia ettiği bir çizgi kahramanımız daha var, onun da oyuncağını dayısına aldırtmış hanımefendi! :))

Müge ve Mine adında iki sevimli kız kardeşin hikayesini anlatan seyredilesi bir çizgi film. Trt Çocuk'da yayınlanıyor.

Leylek Kardeş bildiğimiz bebekleri evlerin bacasından atan leyleklerden değil. Bu bebek getirmiyor, daha çok Yıldız Tilbe tarzı dansıyla hafızama kazınmış. Nedense bana tipi fazlasıyla itici gelen bir karakter olmasına rağmen Dila bunu da seviyor. Yine Trt Çocuk'da.

Trt Çocuk'da yayınlanan bir diğer çizgi filmse Nane ve Limon adında iki kardeşin maceralarını anlatıyor. Nane ne kadar akıllı, mantıklı ve uslu bir ablaysa , Limon da bir o kadar haylaz,başına buyruk, afacan bir kardeş.
Pepee için bir şeyler söylemeye gerek yok. Neredeyse 7den 70e herkes onu biliyor zaten. Başlarda fazlasıyla tutkunu olduğu hatta doğum günü pastasını kurabiyelerini bile Pepee temalı yaptığımız bu çizgi film şimdilerde o kadar fazla ilgisini çekmiyor Diloşun. Ama yine de arada yeni bölümlerine denk gelirse oturup izleyebiliyor.

Afacan Arda, Büyümüş Küçülmüş Ceren ve Köstebekgiller Ailesi yine Trt Çocuk'da yayınlanıyor. Beni bu çizgi filmde en çok gülümseten anne köstebeğin ismiydi: Kösteballım! :))

Trt Çocuk'da yayınlanan Keloğlan çizgi filmi, çocuklara yıllar öncesinden bir karakteri ve arkadaşlarını yeniden tanıtıyor. Ancak kanalın sürekli aynı bölümleri yayınlaması ve bölümlerin biraz fazla uzun olması Dila'yı bu çizgi filmden epey soğuttu.

Şarkısını çok sevdiğim ve Diloş'a söylemekten keyif aldığım küçük Laura ve Yıldızı. Çok sevimli bir karakter, tavsiye edilir.
"Dün gece penceremden bakıyordum ve bir yıldız kaydı önüme. Koşarak aşağı indim,yanına gittim. Yardım ettim evine gönderdim. Ne kadar güzel parlıyorsun gökte. Bekleyeceğim seni her gece. Küçük yıldız,güzel yıldız. Her gece böyle parla. Küçük yıldız, güzel yıldız. Seni bekleyeceğim burada. Küçük yıldız, güzel yıldız. Beni sakın unutma!"

 "Rengarenk çiçeklerin içinde hopla. Bir kar tanesi burnunda. Dökülen yapraklar arasında koşarken. O dostlarıyla yan yana. sevgili tavşancık, sevgili tavşancık. Seni çok seviyorum. Sevgili tavşancık, sevgili tavşancık. Seni çok seviyorum..." Trt Çocuk'da.

Bu çizgi filmi şu an hangi kanal veriyor bilmiyorum ama biz Youtube'da seyrediyoruz. Çocuklara olduğu kadar büyüklere de hitap eden bir çizgi film bence. Diloşu geçtim ben bile büyük keyifle izliyorum ve izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.
Not: Dila şarkıyı yazmamı istiyormuş. "Nasıl şarkı buuuu? Biiiiiip biiiiiip biiiiiip biiiiiiip" diyor! :))


14 Ocak 2013 Pazartesi

Dila'nın Yeni Ganimetleri

Bu ay sanırım herkes Dila'ya çalışmış olacak ki bu birbirinden güzel, birbirinden değerli cicileri kızıma hediye ettiler! Ben de dayanamayıp paylaşmak istedim sizlerle. Bu güzel hediyeler için Diloş adına babannemize, halamıza, Ferda yengemize ve babamıza çok teşekkürler. ;)













Saklambaç

Dila'yla hergün yeni bir komedi yeni bir muzurluk ve yepyeni takıntılarla başlıyor. Bu takıntılar bir dönem bezdirene dek devam ettikten sonra yerini yenisine bırakıyor. Bu seferki takıntımızsa SAKLAMBAÇ! 😋 Bulduğu her örtü yada battaniyenin altına yada ne bileyim oyuncak sandığının içine, masa altı ve daha ne kadar dip köşe bucak varsa saklanmaya bayılıyor. Yasaklanan şeyler tatlı olurdan hareketle fazla üzerine gitmemeye,dikkatini başka şeylere yönlendirmeye çalışıyorum bende. En sevdiği şeyse battaniyenin altına girip Ipadiyle oynamak. Biliyorum bir süre sonra bundan da sıkılıp kendine yeni uğraşlar edinecek ama o zamana kadar bu takıntıyla nasıl başa çıkarız yada çıkmalı mıyız bilmiyorum açıkçası.



Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...