31 Ekim 2014 Cuma

İki Çocuklu Hayat


Malum artık iki çocuklu bir anne olarak yazmaya eskisinden daha az fırsat buluyorum. Zaten epeydir yazamıyordum ki... Hep bir koşturmaca hep bir meşgale. Bebekti, Dila'ydı,yemekti,temizlikti,ütüydü derken bir bakıyorum gece olmuş. Çoğu zaman yattığım yeri beğeniyor, tv karşısında uyuyakalıyorum uykuya direnirken.
Her anlarını kaydedeyim aklımda ruhumda tutayım istiyorum. Çünkü öyle hızlı büyüyorlar ki sürekli yanlarında olduğum halde ben bile bu hızlı büyümeyi farkedebiliyorum. Sırf bu sebepten eşime ittir kaktır aldırdığım günlüklerin bile pek az sayfası mürekkeple can buldu. Hal böyle olunca bilgisayar başına geçip kafamda tasarladıklarımı yazıya döküp blogda paylaşmak bile ayrı bir uğraş ve sırtımda yük oldu. Çünkü başladığı işi yarım bırakan insanlardan olmadım hiçbir zaman. Birşey kafama yer etmişse beni yer bitirir. Onu kafamdan atmanın tek yolu onu gerçekleştirmektir. İstiyorum ki yıllar yıllar sonra kızlarıma bir hatıra olsun yazdıklarım: Anneleri neler yaşamış hissetmiş onları büyütürken, nasıl büyüyüp serpilmiş yetişkin bir insan olmuşlar bilsinler isterim.
Sıradan bir günüm öyle yoğun öyle yorucu ama dönüp baktığında hiç birşey yapmamış gibi geçiyor ki... Duru daha çok küçük olduğundan hayat onun için ye-iç-yan gel yat-uyu-çiş/kaka yap-uyu-uyu-uyu şeklinde. Tabi bu sıralama gün boyunca değişerek tekrarlanıyor, bir halka kırıldı mı normal düzene dönene dek epey uğraş veriyorum. Mesela iki gün kaka yapamazsa bu onun için büyük sıkıntı ve eziyet verici oluyor. Böyle zamanların sabahında gördüğüm manzara pek iç açıcı olmuyor genelde. Sırtına kadar çıkmış kakalar, batmış ve Kosla'ya yatmış giysiler.
Dila'ya gelince... İstisnasız her sabah çeşitli bahanelerle ağlayıp tepinerek ve beni delirterek gönderiyoruz okula. Ya uyanmamak için direniyor, ya kendince harika ama aslında kel alaka bir kombinle (yazın kışlık kışın yazlık kıyafetler) çıkıp "onu giymiycem bunu giyicem" triplerinde tepiniyor. Onu ikna etmek, giydirmek, saçını yapmakla uğraşırken öbür tarafta kardeşi ağlama krizine giriyor. Eşim diğer tarafta "hadi çabuk işe geç kaldım" derdinde. Benimse kafaya huniyi geçirmeme ramak kalmış! Her sabah aynı çıldırtan tablo ve kapıyı arkalarından kapatırken derin bir "Ohhh" çekiş. Sonra gün boyu Duru-Yemek-Çamaşır-Temizlik-Toplama döngüsü.
Derken 6'ya az bir zaman kala kırmızı alarm kırmızı alarm! Hazırlanıp Duru'yu kanguruya koyup okuldan Dila'yı alma vakti! İkinci kıyamet bundan sonra kopuyor: Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken montunu giymemek için direnen bir çocuğa dil döktüğümüz de olmuştur öğretmenleriyle, kanguruda huysuzlanan Duru'ya rağmen eve gitmemek için inatlaşan yavru keçiyi eve atmak için yalvardığım da, ışıklardan karşıya geçerken yaya düğmesine basamadı diye yerlere yatıp tepindiğinde tekrar 2. kez ışıkların yanmasını bekleyip gönlü olsun diye karşı istikamete geçtiğimizde...
Yine de tüm bu olumsuzluklara hatta bazen şuurumu yitirdiğim zamanlara rağmen sakin kafayla "iyi ki yapmışım" diyorum her defasında. İyi ki Dila'mın kardeşi olmuş, iyi ki bu hakkı onun elinden almamışız. Şimdi her ne kadar onun için bir kuma ya da herşeyine ortak, pabucunu dama attıran gibi düşünse de ileriki yıllarında derdine kederine mutluluğuna sırrına ortak olan bu en iyi dostunu çok sevecek ve birbirlerinin ellerini hiç bırakmayacaklar hissediyorum.
Benim bir abim var canımdan öte, uzakta bile olsa ihtiyacım olduğunda bana bir nefes kadar yakın olan, Allah'ım uzun ömürler versin dediğim. Küçükken anneme "Neden ablam yada kız kardeşim yok" diye isyan etmişliğim çoktur. Keza abimin de öyle. 3 kız kardeş olan kuzenlerime hep imrenmiş, onların birbirleriyle olan paylaşımlarını gördükçe çok hayıflanmışımdır. Farklı cinsiyetler olunca ister istemez bir yaştan sonra araya gizli bir duvar örülüyor paylaşım azalıyor maalesef. İstisnalar vardır elbet.
Şimdi benim tadamadığım bu abla-kardeş ilişkisini kızlarımın yaşayacak olması içten içe mutlu ediyor beni. Allah'ım bu duyguyu bir şekilde dolaylı da olsa bana da yaşatıyor diyorum. Ve onların varlığı,sağlığı ve aldıkları her nefes için şükrediyorum. 
Bu kadar sözün özü şu ki : "KARDEŞ ŞART" "KARDEŞ GÜZEL ŞEY" VE "DÜNYADA EVLAT GİBİ BİR ARMAĞANIN DAHA ÖTESİ YOK!"


DUYGU


Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...