20 Nisan 2012 Cuma

TATİL GÜZELDİR ;-)

Aydan aya fırsatları kollayarak imkanları zorlayarak yazar oldum artık bloga. Aslında yazacak çok şey birikti ama kafamı toplayıp yazacaklarımı düşünecek ve de satırlara dökecek zamanı yaratmak benim için lüks oldu artık. Çocukların büyüdükçe mutluluklarının da dertlerinin de büyüdüğünü yaşayarak öğrenenlerdenim. An geliyor yeni bir kelime yeni bir öğrenme beni tarifsiz mutlu edebiliyorken an geliyor yeni huysuzluklar yeni hırçınlıklar bende son damlayı taşırabiliyor. Bazen kendimi tanıyamaz oluyorum verdiğim anlık tepkilerde. Tek başına çocuk büyütmek hele hele İstanbul gibi her türlü kirliliğin ve yozlaşmanın olduğu bir büyük kentte çok zormuş gerçekten. Çocuklar oynamak, enerjilerini dışa vurmak, her şeyi merak edip öğrenmek istiyorlar. Garip olan bizim onlara karşı aşırı baskılayıcı tavrımız. Evinin bahçesinde , kırda, parkta , bahçede gözetim altında oynamalarına sözüm yok. Fakat yüksek katlı binalarda kapı pencere kapalı her türlü güvenlik önlemi üst sevide iken bile her zaman sizi korkutacak yüreğinizi ağzınıza getirecek ya da tepenizin tasını attıracak bir şeyler bulmak konusunda master yapmış bu küçük sıpalar!
Eskiden yazmak için Diloş'un gündüz uykularını kollardım şimdi o da yalan oldu. Son bir kaç gündür resmen kavga dövüş itiş kakış uyutuyorum onu. Gözünden uyku akmasına ayakta duramamasına ve mızmızlanmasına rağmen uyumamak için kavga ediyor benimle. Sonunda öyle ya da böyle kazanan ben oluyorum ama benim de çizilmedik/çürümedik yerim kalmıyor sayesinde. Utanarak ve üzülerek söylüyorum ki kızıma hala kendi başına uyumasını öğretemedim. Uyku eğitiminden sınıfta kaldık anlayacağınız. Zaten meselenin kaynağı da bu. Denemediğim yöntem kalmadı ama bizimki kendinden büyük azmi ve inadıyla hep beni yendi. Bu uyku eğitimi denen meret tek başına yapılamıyor maalesef. Çünkü bir kez başladığınızda kararlı olmanız ve günlerce uykusuz kalmaya bile dayanmanız gerek. Ertesi güne uykusuz ve bitap ama kaldığı yerden dört nala devam edecek enerjiyi de tek kişilik insan gücüyle sağlayamıyorsunuz dolayısıyla! Bir kısır döngünün ortasındayım anlayacağınız.
Neyse ki bu sene babaannemiz ve dedemizin bize erken tatil hediyesi oldu da, Diloş çok güzel, eğlenceli ve bol şımarıklık dolu 2 hafta geçirdi Armutlu'da. Anneannemiz ve dedemizle birlikte bol deniz, güneş, temiz hava dolu bir tatil yaptık. Sabah kahvaltımızı deniz ve orman manzaralı balkonumuzda yaptıktan sonra deniz kenarında temiz havayı ciğerlerimize çeke çeke yürüyüşler yaptık, gezdik, bisiklete bindik, havuza girdik, parkta bahçede oynadık ve bol bol kaplıca suyunda banyo yaptık. Başta küvete girmek sıkıntı oldu Dila için ama dönmemize yakın bu sefer sudan çıkartmak için uğraştık zilliyi. :) Özellikle bu mevsimde sakin sessiz tam kafa dinlemelik ve özellikle küçük çocuklar için bol temiz hava ve oyun parklarıyla dolu bir yerdi gittiğimiz. Bu sene babaannemiz ve dedemiz gidemedikleri için devre mülkün yeni misafirleri biz olduk ve çok güzel vakit geçirdik sayelerinde. Tek kötü anımız Diloş'un giderken ve dönerken (yaklaşık 4 saatlik araba yolculuğu sırasında) midesinde ne varsa arabaya ve üzerime boşaltması oldu. Hem de varmaya 5 dakika kala oldu her ikisi de. Bu da nazarlık oldu bizim için, neyse... ;)
Bir daha ki postumu ne zaman ve ne şartlar altında yazarım bilemediğim için sizlere şimdiden baharın güzellikleriyle dolu bol güneşli, çiçekli , güzel günler diliyorum. Sağlıkla ve mutlulukla kalın... ;)


Balkonumuzdan deniz ve orman manzarası




Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...