10 Aralık 2015 Perşembe

Hastalıkta... Sağlıkta...

Evde okul çağında bir çocuğunuz varsa 2 numara hep hastadır! Bir Murpy kanunu da benden... Bizim evde geçen seneden beri alışageldiğimiz bu durum artık kronik bir hal aldı. Önce Dila hasta oluyor sonra tüm ev halkı. 

Duru daha önceki postumda yazdığım gibi belki kaptığı virüs sebebiyledir bilinmez (adenovirüs) çok büyük bir alerjik reaksiyon gösterdi ve Çocuk Doktoru , Alerji Doktoru derken epey koşturduk. O sıralar var olan öksürüğü için doktorlar "Ciğerleri temiz,bir şey yok " demişlerdi. Ancak üzerinden 2 haftadan uzun bir süre geçmesine rağmen öksürük azalacağına şiddeti arttı, öyle ki gece öksürmekten uyuyamaz oldu çocuk. Dün gittiğimiz çocuk doktoru muayenenin ardından bir akciğer filmi çekilmesini istedi. Filmi gördükten sonra ise akciğerlerinde enfeksiyon olduğunu ve hemen antibiyotik tedavisine başlanması gerektiğini söyledi. Novasef iğne 1 hafta boyunca günde 1 kez. Haftaya tekrar kontrole gelmemizi istedi. Bugün 2. iğneyi yaptırmak için sağlık ocağına götürdüm Duru'yu. İğneden önce aile hekimimiz de bir görsün istedim. Ciğerlerini dinledi o da. "Daha çok sağ tarafında olmakla birlikte çocuğun genel durumunu da dikkate alarak ben bu tedaviye başlatmazdım. Açıkçası bu ağır bir tedavi yöntemi. Ama madem başlanmış devam edilmeli. Zaten 3-4 günde etkisini gösterir. Ama zatürre olduğunu düşünmüyorum." dedi. Zatürre kelimesini duyunca bir afalladım. Nasıl yani??? Nasıl oldu da 4 duvar içinde çocuğu böyle hasta ettik? Hem de zatürre! Kafamda deli sorular?!?

Doktordan doktora da bu kadar görüş ayrılığı olur mu? Oluyormuş demek. Bugünü de atlattık, kaldı 5. Bir de Dila'yı ikna edip götürebilsek doktora tamamdır. Duru'nun yediği iğneleri görünce "Ben gitmem!" diye tepinip duruyor çünkü.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Adenovirüs de neymiş?!?

Okullar açıldı açılalı maaile hastayız. Birimizin burnu kurumadan diğeri başlıyor. Artık alıştık ve nezle/grip hayatımızın bir parçası oldu.

Derken geçtiğimiz hafta Dila şiddetli ishal ve kusmayla alt üst oldu. Okula göndermedim. Doktoru arayıp sordum nedir diye. Değil ayağa kalkmak, kolunu kıpırdatacak hali yoktu çünkü. Salgın varmış, çok şikayet gelmiş aynı öykülerle. Okul çağındaki çocuklarda çok sıkmış. Neyse ki bir kaç gün içinde normale döndü toparlandı hemen. 

Daha Dila'nın şokunu atlatamadan bu sefer Duru'da nezle belirtileri başladı. Gözleri yaşarmaya burnu akmaya başladı minik kuşun. Birkaç gün sonra ishal oldu ve artarak devam etti. Hatta öyle ki kucağımdayken kakası üzerime kadar geçti. Bildiğin su! Nasıl kıvranıp duruyor her yapılında kuzum sanırsın kabız olmuş ıkınıyor çıksın diye. Gaz sancısı giriyormuş meğerse. Bezi geçip,badiyi geçip,külotlu çorabı geçip,üstüne bir de pantolonu geçip nasıl tazyikle çıktığına inanamadık. 3. günün sabahı gündüzden beri şiddetli şekilde devam eden ve sürekli sıvı vererek desteklemeye çalıştığımız ishali daha beter hal aldı. Sabaha karşı ağlamasına koştuğumda gördüm ki yine üst baş yatak döşek batmış. Temizlemek için soyduğumda vücudunda bölge bölge kızarıklıkları farkettim ilk. Sabaha karşı uyuyunca, uyanmasını bekleyip ilk iş hastanede aldık soluğu annemle. Aslında araya bir de iş görüşmesi sıkıştırdım bu halde. Daha önceden görüşme tarihi ayarlanmamış olsa iptal ederdim ama başka şansım yoktu. Bir koşu gittim geldim direkt hastaneye geçtim. 

Doktor muayeneden sonra bazı testler istedi: Tam idrar tahlili, dışkıda rotavirüs vs. Tabii bu testler için gereken idrar ve dışkı örneğini yaklaşık 3-4 saatlik bekleyişimiz süresince alamadık ve doktorun yazdığı alerji ve ishal ilaçlarını ve boş örnek kaplarını alıp evin yolunu tuttuk akşam olurken. Ben bu koşturmaca ve stres altında Dila'yı okuldan almayı bile unutmuşum; annem hatırladı. Bir ara kuzumun vücudunda kızarmadık yer kalmadığını görünce hüngür hüngür ağlamaya başladığımı hatırlıyorum sinirden. Yavrum deli gibi kaşınıyor, acı çekiyor, kıvranıyor ve benim elimden hiç birşey gelmiyor maalesef. Normal bir kızarıklık ya da isilik gibi de değil. Parça parça büyük alanlara yatılı ve adeta haşlanmış bir et görüntüsünde kıpkırmızı. Dokununca yandığını hissediyorsun resmen.

Akşam ilk iş ilaçlarını vermek oldu ama ne mümkün! Ne suyuna ne sütüne katıp içirebildik, tadından kokusundan anladı bir şekilde içiremedik. Son çare önce soluğa koydum verdim, midesinde ne varsa kustu çıkardı. 2. girişimim ilaç emziğine koyup vermek oldu. Yine kustu yine kustu. Zaten ishalle kaybettiği suya bir de kusturarak tuz biber ekmiş olduk. Neyse ki gece uykusuna geçtiğinde sütüne tekrar katıp vermeyi denedim, içirebildim sonunda.

İlacın etkisinden olacak sabah kakasının kıvamı koyulaşmıştı bir nebze. Tabii hala ishal ama. Hemen bezinden bir parça toplayıp örnek kabına doldurdum. Götürdük hastaneye tahlil için. 

Öğleden önce aradılar gelin görüşelim diye. Detay veremiyoruz doktorunuz yorumlayacak deyince iyice işkillendim zaten. Bu arada kullandığımız ilacın etkisiyle mi bilmem Duru'nun kızarıklıkları azalıp kaybolmuş gibiydi nispeten.

Gittik sonucu alıp doktorun yanına. Adenovirüs ismini de bu sayede öğrenmiş oldum. Bir tür DNA virüsüymüş çocuklarda görülen. Gribe benzer belirtiler göstermekle birlikte her hangi bir aşısı ilacı falan yokmuş. Bol sıvı ve hali hazırda kullandığı ilaçlara devam dedi doktor. Kusma ve ishal şiddetli şekilde devam ederse serum takılması gerekirmiş. Akşam üzeri kızarıklıklar ufak ufak belirmeye ve yayılmaya başladı yine. Gördükçe merhem sürüyoruz ama sürekli kaşımak derdinde miniğim. Kim bilir nasıl kaşınıyor! Umarım bir an önce geçer gider bu sıkıntılı günler ve biz de eski neşeli günlerimize kavuşuruz. 

Allah bütün yavruları korusun, dermansız dert vermesin, acılarını kederlerini göstermesin. Âmin...  


Not: Bu arada kızarıklıkların asıl sebebini halen bilmiyoruz. Ürtiker de olabilir; besin alerjisi de. Ama ilk ihtimal daha kuvvetli doktorun dediğine göre. Resimdeki azalmış haliydi çektiğimde. Bu kırmızılıklar bütün vücudunu elini ayağını yüzünü gözünü kaplamıştı yavrumun. Teninin rengi görünmüyordu öncesinde.

DUYGU

30 Ekim 2015 Cuma

Duru’nun Diş Buğdayı


Geç olsun güç olmasın derken 14 ayı devirdik Diş Buğdayını yapmak için Duru'nun. Diş çıkarmanın da kesinlikle genetik geçişi var olmalı. Dila da geç çıkarmıştı dişini çünkü. Bu kadar beklememiştik gerçi; 2 numara daha nazlı çıktı. Ablasının Diş Buğdayını 10 aylıkken yaptığımızı çok iyi hatırlıyorum. Duru kuşumun da "Ha bugün ya yarın ; ha çıktı ha çıkacak " derken 4 ay rötarlı geldi inci taneleri ablasına göre. 

En nihayetinde geçtiğimiz hafta yakın eş dost akraba taifesiyle Diş Buğdayını yaptık. Havaların da soğuk olması sebebiyle artık toplaşmalar evde olduğundan fazla kalabalık değildik. 

İşte Diş Pastamız ☺️ 


Kardeşinin keklerini ablası tek tek elleriyle süsledi. O mutlu ben mutlu :)



Bunlar da hediyeliklerimiz 


Diş Buğdayında meslek seçimi adettenmiş ;) Küçük hanım da ablası gibi kalem seçti. Okusun güzel yerlere gelsinler görelim inşallah. Hem kalem tutmayan iş yok ki zaten! ;)


Bu mutlu günümüz sizlerle şenlendi, sizlerle tatlandı, anlamlandı. Ayaklarınıza sağlık. İyi ki geldiniz...




Bu arada Diş Buğdayının içine küçük bir para atılır iyice karıştırılır kaselere konurmuş. Bozuk para kimin tabağından çıkarsa o kişi Diş Bebesinin hediyesini alırmış. Bizim hediyemizi yine yeni ve yeniden Dila'da olduğu gibi yengemiz alacak. Bu şansla bir Loto falan oyna canım sen bence. 😜😘


DUYGU




28 Eylül 2015 Pazartesi

Biraz Empati

Yorgunum...Uykusuzum... Hem de aylardır! Deliksiz uykuya hasret kaldım. Bebeklerin ilk 3-4 ayı zorlu ve sancılı geçer. Uykusuz gecelerin müdavimi olursun. Çok şükür ne Dila'da ne Duru'da yaşadım böyle zorluklar. Evet uykusuz kaldım ama çok uzun ve yıpratıcı bir süreç olmadı Allah'tan!

Ama şimdi! Kaç aydır bu şekilde gözlerim kan çanağına dönmüş uykusuzluktan zombiye bağlamış haldeyim ben de bilmiyorum. Ahhh bu dişler!!!

Geçenlerde Dila'yı okuldan almaya giderken asansörde iki bayanla karşılaştım. 6 kat inene kadar aramızda geçen diyalog aynen şe şekilde:

- Demek geceleri ağlayıp bizi uyandıran Bebek sensin.
Ben hafif tebessüm ederek başımı eğdim cevap vermedim. Ardından; 
- Ama sizin sesinizde çok geliyor.
- ???
- Gece 2de 3te 5te uyanıyoruz hep!
- !!!!!

Nasıl yani? Şaka mı bu? Komik olduğunuzu falan mı sanıyorsunuz gerçekten? Bunları ciddi ciddi söyleyen hem cinslerimle üstelik komşu olduğumu öğrenmek! 

Biraz empati, biraz... Sizi tatlı uykunuzdan uyandırıp mutsuz etmek istemezdik. Karşınızda 1 yaşında daha laftan sözden anlamayan ve sıkıntılı bir süreç geçiren adı üzerinde bir BEBEK var ve siz kalkmış bana laf mı giydiriyorsunuz? Çocuk sahibi olmadığınızı düşünerek "Bugünün yarını var." diyorum. Bebek ya bu! Doğarken yanında bir kurma kolu ya da kumandayla gelmiyor! Keşke insanlar biraz olsun anlayışlı olabilse... 

16 Eylül 2015 Çarşamba

UYKUSUZ HER GECE



Bu "Diş Çıkarma" olayı ne zor işmiş kardeşim! Ben Dila'da böyle şeyler yaşamadım, yaşadıysam da unuttum herhalde. Dila kuşum pıtır pıtır bir iki derken sorunsuz çıkarmıştı hepsini. Evet epey beklemiştik onun da diş çıkarmasını ama bu kadar uzun sürmemişti. 9-10 ay civarındaydı hatırladığım diş buğdayını yaptığımız zaman. 

Duru ablasından da tembel çıktı bu konuda. 1 yaşına girdiği şu günlerde daha yeni yeni görünmeye başladı pirinç taneleri. Ama deprem gibi geldiler; öncüsü artçısı derken epey bir sarsıldık maaile. Öyle çok ateşlenme olmadı şimdiye dek ama haftalardır belki de aylardır uykusuzluktan zombiye dönüşmeye başladım. Uykusuzluktan kıvranıp gözlerini oyarken bir insan evladı nasıl olur da uykuya direnir, krizlere girer tepinir yaşayarak görüyorum. Ne kendi uyuyor, ne beni uyutuyor. Gün ağarırken güç bela uyutup yatağına koyduktan sonra yastığa başımı koyuyorum sonra zaten alarmın sesi! Kalk borusu çalıyor! 

Dila'yı uyandırıp hazırlayıp okula göndermekse cezamın ikinci yarısı. Okula gitmemek için etmediği eziyet yapmadığı inat yok. Geçen gün yine aynı krizlerden birini savuşturup ağlaya ağlaya gönderdim babasıyla okula. Biraz sonra eşim aradı: "Dila okulu birbirine kattı, haberin olsun!" diye. "Okulda çok pozitif çok başarılı, biz Dila'yı hiç sizin anlattığınız gibi görmüyoruz." diyen öğretmenlerine de bu kriz iyi bir kapak oldu sanırım.

Geçen hafta öğretmeni sınıf başkanı seçmiş Dila'yı. Bizim küçük hanım bunu da okula gitmek istememe nedenlerine ekledi. Neymiş efendim; öğretmeni ondan bir sürü şey istiyormuş da hizmetçisi miymiş onun?!? Laflara bak! 

Şu an bu postu yine güç bela uyuttuğum Duru kuşum ayağımdayken yazıyorum anlayın halimi. Birazdan Güneş doğacak ve ben yeni güne yine yeni yeniden kaldığı yerden dinlenmeden uyumadan devam edeceğim. Ve ilginçtir bu halimize de ŞÜKÜR diyeceğim. Çok Şükür! Binlerce Milyonlarca kez hem de... Onlar iyi olsun mutlu olsun yeter ki; benim uykularım da onların olsun. ZzZZzZ 

14 Eylül 2015 Pazartesi

ÇİFTE YAŞ GÜNÜ


Ben anladım ki yazacak şeyler birikmeden yazamıyorum. Hapşırdı, öksürdü,ateşi çıktı hemen bir post yaz olmuyor bende. Yapanlara sözüm yok, hatta helal olsun da bana manasız geliyor her bir adımı paylaşmak. Hal böyle olunca bizim bu postun yazılması da epey bekledi ve kızların yaş gününü buldu.

Aralarında 22 gün fark olunca doğum günlerinin, birleştirip ikisini birden kutlayalım dedik. Hem Duru'nun ilk yaşı hem de Dila'nın kardeşiyle ilk yaş günü partisini geçtiğimiz ay yaptık. 30 Ağustos'ta Zafer Bayramı havasında... ;)
Sanırım Dila'nın yaş grubunda olan her anne aynı dertten muzdariptir: Frozen/Karlar Ülkesi Çılgınlığı! Bizimkinde hastalık boyutunu aldı artık. Tepeden tırnağa iğneden ipliğe Elsa'lı Anna'lı ne görse istiyor. Hayır birşey değil, bana da bulaştırdı bu illeti. Artık bende görünce dayanamayıp almış buluyorum kendimi. Disney filmden kazandığının belki onlarca katını sattığı bu Lisanslı ürünlerden kazanmıştır herhalde. Helal olsun!
İşte bizim evde bu çılgınlık sürerken haliyle parti temamız da Frozen/Karlar Ülkesi oldu elbette. Parti organizasyonları yapan Parti Sepeti'ne gittik ilk iş ve orada o birbirinden güzel şeyleri görünce kendimizi kaybettik. Kasada ayıldığımızda iş işten çoktan geçmişti.
Instagram : https://instagram.com/partisepeti/
 
Pasta ise en önemli konuydu ve işin uzmanı ellere teslim edilmeliydi. Aslında Instagramdaki bir çekilişte butik pasta kazanmıştım 10 kişilik. En kötü ihtimalle rakamı arttırırız diye düşünüyordum. Ancak eşimle konuşup işi uzmanına yani Burçin Birdane'ye teslim etmenin daha uygun olacağına karar verdik. Sonuçta pasta bu, kullanılan malzemenin kalitesi, yapılan el işçiliği çok önemli. Hiç tanımadığınız işini temizliğini becerisini bilmediğiniz birine öylece sen yap diyemezsiniz. Pastamız 30 kişilik ve davetli sayısı da hemen hemen başa baş olmasına rağmen pastanın 1 katına hiç dokunulmadı bile. Siz siz olun davetli sayısının yarısından biraz fazla gibi düşünün dilim sayısını.
Instagram : https://instagram.com/burcinbirdane/


Nazımızın geçtiği herkesten gelirken birşeyler yapıp getirmesini istedik. Sağolsunlar bizi kırmadılar. Bana da bir iki ekstra yiyecekle daha önce internette görüp tam da temamıza uygun bulduğum bu cupcakeleri hazırlamak düştü. Çok iyi çekemedim doğum günü telaşına ama idare edin ;)


Instagramın bana en güzel hediyesi ise yine bir çekilişten aslında kazanamadığım ve fakat hakkını bana devreden bir başka annenin Palyaço Kardeşler hediyesi oldu. Tuğba ablamız bütün gün Doğum günü çocuğu ve arkadaşlarını türlü türlü oyunlarla eğlendirip neşeli anlar yaşattı. Aslında çocuklara verilen bir hediye gibi gözükse de asıl hediye anne-babalara oldu rahat rahat oturup onların keyifli oyunlarını seyrederek. Istagram : https://instagram.com/palyacokardesler/



Utanarak söylüyorum yine Instagramdaki bir çekilişten kazandığım kokulu taş magnetlerimiz de davetlilerimize bu güzel günden bir anı olarak hediye edildi. :) Sevimli İşler'e tekrar teşekkür ediyorum bu cici magnetler için, ellerinize sağlık. 


Bir iki kare de güzel anlardan hatıra... Gelen herkese tekrar teşekkür ederiz. İyi ki geldiniz, iyi ki bu mutlu günümüzü şenlendirdiniz. Darısı daha nice yaş günlerine sağlık ve mutlulukla... 







11 Mayıs 2015 Pazartesi

ANNELER GÜNÜ

4 sene önceydi kucağımda ilk göz ağrım Dila'm ile ilk anneler günümü kutlayışım,daha dün gibi. Bu sene iki çocuklu bir ANNE olarak ise yine bir ilki yaşıyorum. Çok şükür.

Bu sefer ki Anneler Günü daha bir yoğun daha bir anlamlı geçti sanki. Elbette ilk Anneler Günü heyecanımla kıyaslayamam ama ne bileyim duygu dolu içimi bu denli titretip bir ağlayıp bir güldürecek anlarla çok sık karşılaşmıyorum.

Bu Anneler Günü'nde hediyelerimiz kendi ellerimizle hazırlanan içinde sevgi olan emek olan hediyelerdi. Annemlere yani anneanne ve babaanneye Dila'yla birlikte şeker hamurundan kurabiyeler hazırladık. Henüz babaannemiz hediyemizi alamadı gerçi burada olmadığı için. Dila kuşum ise annesine elleriyle hazırladığı harika hediyeler verdi. Gerçi bir evladın Varlığı en büyük hediye annesine başka birşeye gerek yok. 

Anneler Günü'nde bir hediye de daha önce Instagramda düzenlediği çekilişte kazandığım Masa Terzisi'nden geldi. Çekilişi kazandığımı öğrendikten sonra 1 gün bile geçmeden ertesi sabah hediyem kapımdaydı. Sağolsunlar itinayla paketleyip jet hızıyla göndermişler. Böylesini tahmin bile edemezdim. Tekrar teşekkür ediyorum bu güzel jestleri bu anlamlı günde gönderdikleri değerli hediyeleri için. Merak edenler için http://www.masaterzisi.com adresinde harika şeyler var, tavsiye ederim. 


Bu bizim Dila ile hazırladığımız kurabiyeler


Bu da Dilanın benim için hazırladığı güzellikler


Mektubu okumaya başladığımda gülen yüzüm mektubun sonuna doğru yerini göz yaşlarına bıraktı. "Zaman dursun, siz hiç büyümeyin!" demek geldi içimden. Sarıldım öptüm kokladım ağladım ağladım ağladım... "Üzülme anne ben sana peçete getireyim." deyip içeri gidince yüzümü tekrar bir gülümseme kapladı; gülmeye başladım. Annelik böyle bir şey işte: Tarifsiz ve zamansız duygulara kapıldığınız... Ahh bu annelik! Zaman dursun istedim o an, hep böyle kalsınlar, kalalım... Onlar büyüyor biz yaşlanıyoruz, onlar büyüyor biz küçülüyoruz, onlar olgunlaştıkça biz çocuklaşıyoruz galiba. Rabbim tüm anneleri evlatlarına, evlatlarını analarına bağışlasın. Tüm annelerin ve anne adaylarının ve hatta anne olmayı canı gönülden isteyen, belki bir evlat sahibi olamamış ama büyük gönlünde tüm evlatlara yetecek sevgiyi barındıran kadınların ANNELER GÜNÜ'nü kutlarım.  

❤️DUYGU❤️








29 Ocak 2015 Perşembe

İlk Karne Heyecanı

Okuldu, etkinlikti, geziydi derken ilk yarı yılı bitirdik hayırlısıyla. Bu mini minicik öğrencimiz de ilk karnesini almanın heyecanını yaşıyor şu günlerde. Gerçi daha "Karne"nin ne demek olduğunu bilmiyor ya olsun. ;)

İki haftalık tatilin ilk haftası bitti bile nerdeyse. Ne kayak yapmaya ne yurtdışı turuna gitmediğimize göre aslında buna pek tatil denmez. Hele hele benim için iki çocukla evde olsa olsa full mesai denir. Dila için okula bir ara diyelim en iyisi. Bu arayı önce babaannesiyle kaldığı bir kaç günle değerlendirip epey hasret giderdiler. Sırada anneanne ve dede var. Bir kaç günde orada kalırsa bana da biraz kafa izni olur, Ohhh missss! :))

Bu arada karne deyip geçmeyelim; bol gülenyüzlü notlarımız var. 3 gülenyüz "Çok İyi", 2 gülenyüz "İyi", 1 gülenyüz "Geliştirilmeli" demek. 


Bizim kızın Müzik hariç diğer tüm dersleri Çok İyi. Müzik ise İyi. Bundan ille bir sonuç yürütmek gerekirse ki ; henüz 4 yaşında bir çocuk için pek doğru bir fikir olmaz; bizim ufaklık Şarkıcı olmayacak, ohh babasının içi ferahlamıştır artık. :))

Okul gezileri ve etkinlikleriyle ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum ilk fırsatta. 
Tüm öğrencilere iyi tatiller ve başarı dolu bir yıl diliyorum. Şimdilik bizden bu kadar. Sağlık ve sevgiyle kalın.


                              Duygu

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...