17 Eylül 2012 Pazartesi

Köy Havası

Tebdil-i mekânda ferahlık var diyenler doğru demiş gerçekten. Tam herşeyin üstüme üstüme geldiği, afakanların yatıya kaldığı bir anda bu kısa süreli köy tatili hem bana hem de Diloşa ilaç gibi geldi. Hatta en çok Diloşa demek daha doğru olur zira hanımefendiyi eve nerdeyse kazıyarak getirdik.

Temiz hava, katkısız doğal yiyecekler ve en önemlisi köydeki sosyal hayat tam da ihtiyacımız olan şeydi. Dila'nın da benim de sıkılmaya vaktimiz olmadı. Hatta kızım herkesi peşinde koşturup sürekli ilgi odağı olmaya ve köyde özgürce zaman sınırlaması olmadan kapı kapı gezmeye öyle alıştı ki eve döndüğümüzde karşılaşacağım tablo gözümü epey korkuttu. Neyse ki korkulan olmadı ve bir-iki gün içinde eski sakin sessiz normal hayatımıza geri döndük.

Köye gitmemizdeki asıl amaç hava değişikliği olsa da bize eşlik eden annem ve evinin kapılarını bize açan teyzemin diğer nedeni "Tarhana" ve "Erişte" yapmaktı tabiiki...

Bilenler bilir şimdi tarhana,erişte,turşu,domates sos,yufka yapmanın zamanı. Köyde bunları yapmaksa yorucu olmanın ötesinde inanılmaz keyifli. Kadınlar hergün birinin evinde toplanıp el birliğiyle kâh muhabbetin kâh dedikodunun kâh kahkahaların eşliğinde imece usülü bu harika ürünleri yapıyorlar. Arada gelsin çaylar, gitsin börekler, çalsın sazlar...

Yemeğe de bekleriz. ;)
Orada geçirdiğimiz süre içinde ben zaman kavramını unuttum. Gece oturmaları, köy dedikoduları derken zaten kısa olan zamanımız göz açıp kapamadan tükendi.
En kısa zamanda tekrar gelmek üzere bu harika manzaraya veda ettik. Teyzecim biliyorum sen "Öyle şey olur mu? Ben sizinle birlikte olmaktan çok mutlu oldum." diyeceksin ama ben yine de verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı kusurumuza bakma diyorum ve bizi evinde ağırladığın için çok teşekkür ediyorum.
Bu dolu dolu ve bol koşturmacalı geçen kısa tatilimizde edindiğim en büyük izlenim şu oldu: Böyle bir ortamda ben de 3 çocuk yaparım! Yalnız, yardımcısız, üstelik Istanbul gibi dünyanın en pahalı şehrinde bir apartman dairesinde kıt kanaat geçinip ev sahibini zengin ettiğin bir ortamda bırak 3 çocuğu tek çocuk bile bence maalesef lüks!


3 Eylül 2012 Pazartesi

Dila'nın 2. Yaş Günü


Veeee beklenen gün geldi çattı. Minik kuşum 2 yaşına bastı. Biz de elbirligiyle Diloşuma güzel bir doğumgünü yaptık. Oncelikle kızımın harika Pepee temalı pastası, cici kurabiyeleri ve süslemeleri için yengemize ve tabi ki onca nazımızı çeken, bu leziz yiyecekleri hazırlayan,benimle ordan oraya koşturup duran kolum kanadım elim ayağım gücüm dermanım herşeyim canım anneme teşekkürü borç bilirim. Bizim için yoruldunuz, uykusuz kaldınız, seferber oldunuz...siz olmasanız napardım ben. Allah sizden razı olsun. Bu mutlu günümüzde bizi yalnız bırakmayan, yanımızda olan, arayan soran, cici hediyeler alan herkese ayrı ayrı teşekkürler... Sizleri Diloşumun doğumgününden resimlerle başbaşa bırakıyorum. ;)


Hediyesiz doğumgünü olur mu hiç? ;)
Doğumgününün ardından... bir kaç can acıtan hatıra da kaldı Diloşuma... :@


Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...