20 Mayıs 2017 Cumartesi

7 Yaş Sendromu

2 yaş sendromunu atlattık çok şükür derken şimdi de 7 yaş sendromu çıktı! Bizim zamanımızda sendrom mu vardı sanki. Hele bi yaramazlık yap; annenin terliği mermi gibi patlardı alnında, inat etmeyi bilmezdik popomuza yediğimiz oklavalar yüzünden. Şimdi çocuğu ergeni hepsi bi atarlı,bi giderli, bi isyanlarda... Çağımızın hastalığı oldu; sendromlar. Hee bi de tükenmişlik sendromu vardı di mi? 😊 Meryem Uzerli sayesinde haberimiz olan, sonradan "meğer benim derdim usanmak bıkmak tükenmek değilmiş, tükenmişlik sendromuna yakalanmışım" diyerek kendinizi pek bi karizmatik hissettiren. 😉

Neyse konumuza dönelim. Bizim derdimiz 7 yaş sendromuydu di mi? Öncelikle nedir bu 7 yaş sendromu? Uzmanların açıklaması şu şekilde efendim:

''İkinci Bunalım Dönemi'' deniliyormuş bu döneme. 6,5 yaş ve 8 yaş aralığında görünse de biraz ileri, geri gidebilirmiş.(7,5-8,5 yaş civarı gibi). Bu dönemde çocuk sosyal benliğini keşfedermiş. ''Çocuk bu devrede sosyal bir varlık olarak toplum içerisindeki yerini alma krizi içerisindedir. İnsanın adaptasyonu için bu da önemli bir evredir. İkinci kriz dönemini, sosyal benliği keşfetme yıllarını ailenin iyi değerlendirmesi ve çocuğunu uygun yönlendirebilmesi gereklidir. İlkokul 1. sınıf öğretmenlerinin bu konuda önemli rolleri vardır.''

Bizim evde bu aralar tam bir kaos ortamı var. Benim dediğim olacak durumu hakim genelde. İstediği olmazsa iş sinir krizi noktasına kadar varıp tıkanıyor. Onun sinir krizi bizlere ve maalesef kardeşine de bulaşıyor. Korku dolu gözlerle izliyor bizim tartışmalarımızı yavrum. Üzerinden vakit geçip sakinleşince hatasını anlıyor ve özür diliyor lakin özrün bir önemi yok çünkü dil alışkanlığı gibi onunkisi sadece lafta özür, yine ilk fırsatta bildiğini okuyor. Bu inatlaşmalar takılıp kaldığı bir giysi yada ayakkabı yüzünden de olabiliyor; yediği ekmekten olmadığında da, sokakta birşey görüp istediğinde de...örnekler saymakla bitmez ama bizde sabır tükendi. Dila'nın okula gittiği andan dönüşüne dek evde sessizlik huzur hakim, geldiği 1. dakikada ise kardeşiyle kavga etmekle başlıyor mesaiye. Ben onlara durun yapmayın etmeyin demekten , ayırmaya çalışmaktan yoruldum. Yatma saatlerinin gelmesini dört gözle bekler oldum. 

Bu aralar dış görünüşüne fazla takmış durumda. Daha 6,5 yaşında haspam, dışarı çıkacağı vakit bir bakmışsın deli kız gibi takmış takıştırmış sürmüş sürüştürmüş, sanki boya küpüne düşmüş rujlar,allıklar,farlar,ojeler... Her kız çocuğu gibi yaptım bende, annemden gizli süründüm onun makyaj malzemelerini o yüzden bir heves geçer diye umut ediyorum. Ama bu inat Ve öfke krizleri ne olacak? Bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum. Bu kriz anlarında kontrolümü kaybedip kötü söz Ve tepkiler gösterdiğim oldu maalesef. Sonrasında çok pişman oldum ama iş işten geçti; benim silahımla beni vurdu ardından; o kötü sözleri bana karşı kullandı. Hepimiz insanız, günahımızla sevabımızla doğrumuzla yanlışımızla. Ama çocuk söz konusu olunca 3 yanlış değil 1 yanlış bile doğruları götürebiliyor maalesef. En kötü tarafı da şu anda sadece seyirci olan ve bizleri kendine örnek alan 2,5 yaşında bir minik canavar daha var evde. Onun psikolojisini de düşünmek durumundayız. Küçüğün psikolojisi, büyüğün psikolojisi derken bizim psikolojimiz bitti anlayacağınız. Ergenliğe giden meşakkatli bir yol var önümüzde... Allah yardımcımız olsun.

Bir krizden daha ağlayarak ve kendimi çaresiz hissederek çıktığım bir gün okumaya başladım bu kitabı. 


Prof. Ross W. Greene'in Zor Çocukları Anlamak isimli kitabı. Kitabı daha bitiremedim ama bitecek inşallah. Çeşitli ailelerden örneklerle başlıyor kitaba, sonrasında sorunun kaynağına inip altında yatan nedeni ortadan kaldırmadıkça pislikleri halının altına süpürdüğümüzü anlatıyor; bunun için uygun dialoglar çözüm yolları sunuyor. Kitapta bahsi geçen bir ailenin 11 yaşında Jennifer isminde bir kızları var. Yüzlerce atağa katlanmak zorunda kalan aile (öyle ki daha 8 yaşındayken ailesinin arabasını tekmeleyerek camını kırmış!) sayısız doktora, terapiye, ilaç tedavisine, ödüllendirme/cezalandırma stratejelilerine rağmen çözümsüz ve çaresiz kalmışlar. Doktorlar kızlarına pek çok farklı tanı koymuş: karşıt olma-karşı gelme bozukluğu,iki kutuplu duygu durum bozukluğu ve aralıklı taşkınlık rahatsızlığı. Jennifer'ın annesi Debbie'nin anlattıkları adeta hislerime tercüman oldu:

"Çoğu insan bunun ne kadar küçük düşürücü olduğunu hayal bile edemez. Jennifer gibi bir çocuğu olmayanlar,bu şekilde yaşamanın ne anlama geldiğine dair en küçük bir ipucuna bile sahip değil. Bana inanın,çocuk sahibi olmayı hayal ettiğim zaman gözümün önüne getirdiğim şey bu değildi. Bu bir kabus. Jennifer çevresinde onu tanıyan kimse yokken kontrolünü kaybettiğinde yaşadığım utancı tahmin bile edemezsiniz. Onlara gidip; Bir çocuğum daha var ve o böyle davranmıyor demek istiyorum. Ben iyi bir anneyim! İnsanların "Ailesi çok etkisiz olmalı...Çocuğun iyice bir benzetilmesi gerekiyor " diye düşündüklerini biliyorum. İnanın bana herşeyi denedik. Ona nasıl yardım edebileceğimizi kimse söyleyemiyor. Kızımızdaki sorunun ne olduğunu kimse açıklayamıyor. Eskiden kibar,sabırlı ve sempatik bir insan olduğumu düşünürdüm. Ancak Jennifer asla yapabileceğimi düşünmediğim şekillerde davranmama neden oldu. Duygusal olarak tükendim. Bu şekilde yaşamaya devam edemem. Bunu söylemekten utanıyorum ama çoğu zaman kızımı sevmiyorum ve ailemize yaptığı şeylerden ise kesinlikle nefret ediyorum. Kesintisiz bir kriz halindeyiz."

Dünyanın bir ucunda benzer sorunları yaşayıp aynı duyguları hisseden başka anne-babalar da var;yalnız değilim. Kitaba göre öncelikli olarak çocuğunuzun gelişmemiş beceri ve çözülmemiş sorunlarını detaylı olarak tanımlamak gerekiyor. Bunun için bir form var yazarın kendi web sitesinde ancak İngilizce. Ben kitapta yer alan formun resmini paylaşıyorum:


Söz konusu sorunları çözmek için 3 yol var.

A Planı; sorunları yetişkinlerin isteklerinin dayatılmasıyla tek taraflı çözmeye yöneliktir.
B Planı ; sorunun iş birlikçi yaklaşımla çözülmesidir.
C Planı; çözülmemiş sorunu en azından şimdilik bir kenera bırakmaktır. 

Sorunları öncelik sırasına göre B ve C planına kaydırmak sizin tasarrufunuz. Hergün okuldan geldiği andan yatana kadar elinde Ipad abuk subuk videolar izliyor, ödevini yap demekten nefesim tükeniyordu. Sonuç mu? Hep kavga hep kriz! Şimdi 2 haftadır Ipad yok, uzunca bir sürede vermeyi düşünmüyorum. Ödev kısmını C planına attım şimdilik huzur istiyorum. Zaten okulda teneffüste yapıyormuş ödevini sonradan öğrendim.

Siz de buna benzer durumlar yaşıyorsanız ve çözüm bulamıyorsanız belki bu kitap size bir fikir verebilir. Çözüm önerilerinizi ve yorumlarınızı bekliyor ve herkese sendromsuz günler diliyorum. 🙏🏻😉

DUYGU


Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...