29 Haziran 2011 Çarşamba

AFACAN DİLOŞ İŞ BAŞINDA

Uzun zamandır fırsat bulup da bilgisayar başına geçemedim, iki üç satır birşey yazabilmek için küçük hanımın uyku saatlerini bekler oldum. Gün geçtikçe Dila ile ilgilenmek de daha zor ve yorucu hale geldi. Gün ne zaman başladı ne zaman bitti anlamıyorum. Onun hergün yeni bir hünerle yeni bir yaramazlıkla karşıma geçip gözlerinin içi gülerek kendini affettirmelerine alıştım artık. Bazen o kadar sinirlendiğim halde yüreğime bıraktığı o sıcacık gülüşü neye sinirlendiğimi ya da ne kadar yorgun olduğumu unutturuyor bana.
Diş Buğdayı partimizden sonra üst iki dişi de gelmeye başladı. Ne olduysa bundan sonra oldu zaten. Uslu uysal sakin dediğim kızım huy değiştirmeye hiperaktif afacanlara benzemeye başladı iyice.
İnsan hiç mi yorulmaz, hiç mi uykusu gelmez ; ben çözemedim nereden geldiğini bu kadar enerjinin.
Kaynağını bilsem gidip banyo yapıcam o enerji suyunda :)) Gündüz uykularımız yok denecek kadar az, gece uykularımızsa 3-5 nöbetleri şeklinde geçiyor.
Artık afacanlıkta seviye atlayıp birşeylere ulaşabilmek için nesneleri basamak olarak kullanmayı öğrendi küçük BAMBAM! Geçen gün çatal bıçak takımının küçük ahşap sandığına tırmanıp yanında duran büfenin üzerindekileri aşağı indirdi. Dün de duvardaki topraklı prizden fişi çekip ağzına sokmuş halde buldum sıpayı. Giderek tehlikenin boyutlarını geliştirmeye başladı anlayacağınız. Oyuncaklar dışında herşeyle oynuyor, mesela terlikler, halılar...ne bulsa ağzında zaten. Son zamanlarda bana düşkünlüğü hat safhada, benden başka kimseye gitmek istemiyor. Benim küçük gölgem gibi sürekli peşimde. En çok sevdiği şeyse topladığım saçlarımı tutam tutam çıkarıp çekmek. Bazen çok huysuzlandığında mutfakta yanıma alıyorum ama pişman ediyor beni, bütün çekmeceler aşağıda, bütün dolapların içinde. En kısa zamanda çocuk güvenlik kitlerinden edinmek istiyorum ben de. Başka türlü olmayacak! Ben bir taneye yetemezken Allah iki-üç çocuklu olanlara sabır ve enerji versin diyorum...
Bu yaz meleğimi denize sokmak istiyorum, güneş görsün, kumlarla oynasın istiyorum. Ama Dila başlı başına bir uğraş ve dediğim gibi onun peşinde onun ihtiyaçlarını karşılamakla uğraşırken ne kadar tatil yapılır ya da yapılır mı işte o tam bir muamma. En mantıklısı büyüklerle birlikte bir tatile gitmek sanırım,biri bebekle uğraşırken diğeri denize girsin dönüşümlü olarak. Bebeğiyle tatile gidenleriniz var mı? Varsa neler yaptınız, yalnız mıydınız,baş edebildiniz mi? Her türlü öneriye açığız ve yorumlarınızı bekliyoruz....  ;))

12 Haziran 2011 Pazar

Diloş'un Diş Buğdayı

Ancak fırsat bulup bilgisayar karşısına geçtim, 1 hafta oldu aslında "Diş Buğdayı"mızı yapalı...
Tabii bir de ön hazırlık bölümü var ki o da 1 hafta sürdü, nihayetinde gönlümüze göre yaptık herşeyimizi çok şükür!
"Diş Buğdayı" için diş şeklinde kurabiyeler ve şekerler yapmak istemiştim gelen misafirlerimize hatıra olarak vermek için. Bu nedenle önceden hepsini en ince detayına kadar araştırıp alışverişimizi yaptık ve çok yorulsak da şekerlerimizi ve kurabiyelerimizi alnımızın akıyla yaptık anneannemizle birlikte.
İlgilenen olursa hepsinin adresi ve hazırlanışı hakkında detaylı bilgi veririm bilahare ;) Çünkü ben de çok zorlanmıştım, sağolsun bu konuda tecrübeli olan arkadaşlarım sayesinde herşeyi şipşak hallettik :)

İşte kendi ellerimizle hazırladığımız şekerler


Bunlar da kurabiyelerimiz

Şekerleri ve kurabiyeleri koymak için hazırladığımız karton poşetler
Diloş'a babasından mis kokulu çiçekler ve harika bir pasta geldi, tadı da görüntüsü kadar harikaydı! Teşekkür ederiz BABACIK!!!

 Bu arada Diloş'u unutmayan biri daha vardı ki söylemeden geçemeyiz : Yine yeteneğini konuşturmuş ve Diloş'a çooook şeker kurabiyeler hazırlamış o da elleriyle. YENGECİM çooook teşekkür ederiz,bitanesin.
Bu Diş Buğdayı size biraz tuzluya geldi ama neyse...Kurabiyeler ve aldığı cici elbise yetmezmiş gibi Diş Buğdayı'nın içindeki parayı da bulunca piyango YENGEmize vurdu da...  :)))
Bu da onun hazırladığı cici kurabiyeler, yemeğe kıyamıyor insan!
Diloş "Diş Buğdayımız" için çooooook uzaklardan gelen Yengesi ve Dayısıyla... :P

Meleğime meslek seçme ritüelini de yaptık tabiki. Bilin bakalım hangisini seçti??? 
KALEM
Bu durumda ne olacak şimdi? Kalemsiz iş yok ki zaten, bilgisayar gibi... Gerçi genel kanı Öğretmen olacağı yönündeydi, benim de temennim bu aslında; bir bayan için kesinlikle en ideal meslek bence de. Tabi karar onun, bize söz düşmez!!! :S
Mesleğimizi seçerken :))))

Bizi bu güzel günümüzde yalnız bırakmayan, emeklerini ve desteklerini esirgemeyen başta annem ve canım Elifem olmak üzere tüm herkese çoooook teşekkürler. Elinize, ağzınıza, yüreğinize sağlık. İyi ki varsınız...

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...