5 senelik bir aradan sonra nihayet ilk tatilimizi yaptık. Hem de bu kez 3 kişi olarak, küçük kızımızla!
Yola çıkmadan önce endişelerim vardı aslında, uçak yolculuğu, ufaklığın kontrolü, uykusu, yemesi, içmesi derken...Neyseki korkulan olmadı ve mutlu mesut geçirdik ilk tatilimizi.
Uçak maceramız uçağın kalkışı ve inişi arasında Dila'nın uyumasıyla atlatıldı. Kalkana kadar uçaktaki bütün dergi ve menüleri hatmettik. Kalkışta ise Diloşun emzigi hayat kurtarıcı oldu resmen, hemen uykuya daldı kucağımda. Inene kadar da uyanmadı. Dönüşte ise cırcır böceği hiç susmadı ama huysuzluk da yapmadı.
Kuşadası'na vardığımızda beklediğimin aksine gayet güzel ve İstanbul'un aksine nemsiz bir hava bekliyordu bizleri. Ve tabiki gelişimizi büyük bir özlemle bekleyen 2 kişi daha vardı: Babaannemiz ve Dedemiz.
Tatilimizin ilk günü babaannemizin rehberliğinde Şirince turuyla geçti. Şarapları, zeytinyağları, sabunları ve tarihi- kendine has evleri ile ünlü küçük turistik bir köy burası. Izmir yada Aydın'a yolu düşüp de buraya uğramayan yoktur herhalde diye düşünüyorum. Biz de o meşhur ve leziz şaraplardan kaptık bir tane. Karadut Şarabı; tavsiye ederim giderseniz mutlaka tadını deneyin.
Kuşadası'na yolunuz düşerse size tavsiyem Sahil Sitelerinin bulunduğu plajlara gitmeniz. Gelen insanlar, ortam, deniz ve incecik kum özellikle çocuklu aileler için bence bulunmaz nimet. Giriş ücretsiz. Ancak sadece 5 TLye şezlong, şemsiye, çöp kovası, sehpa alabiliyorsunuz. Üstelik her türlü sıcak-soğuk içecek ve aperatif yiyecek de elinizin altında.
Kuşadası'ndan seyirlik bir kaç kare daha...