Hayatımın belki de en yorucu, stresli günüydü...Neden mi bahsediyorum? Efendim izah edeyim. Geçenlerde bağlı olduğumuz ajanstan arayıp bir reklam filmi için bizi görüşmeye çağırdılar. Olurdu olmazdı, gitsek mi kalsak mı gitgelleri arasında anneannemiz ve Dila ile kendimizi yollarda bulduk. Görüşme için randevuya gerek olmadığı, verilen saat aralıklarında gidilmesinin yeterli olduğunu belirten smse güvenerek gittik görüşmenin yapılacağı ajansa. Ve fakat evde dünya kadar işi bırakıp 3 vasıta değiştirip geldiğimiz yerde daha sokakta başlayan bir curcuna ve tam bir kaos hali vardı. Çekimin yapılacağı aracı ajansa bir kaç ajanstan randevusuz olarak gönderilen bir dünya ana-baba ve kucaklarındaki, peşlerindeki küçücük çocuklar...ağlamalar,bağırışlar,ebeveynlerin haklı isyanları...Listeler oluşturulmuş sırayla çekime girebilmek adına. Biz son listenin en sonundaydık! Defalarca geri dönme girişimlerim annem tarafından "bu kadar zahmete girdik,bir daha gelemeyeceğimize göre bekleyelim artık" şeklinde engellendi. Ama ne bende takat ne annemde sabır, ne Dila'da huzur kaldı. Neyse ki sona kalıp dona kalmadık ve bu kadar gürültüye rağmen hala gülebilen fotoğrafçımız Diloşun bir iki fotoğrafını kaşla göz arasında çekip bizi azmin zaferine ulaştırdı. :))
Olumlu ya da olumsuz ne cevap gelirse gelsin öncelikle hayırlısı olsun diyorum. Anladığım kadarıyla bu işler epey meşakkatli, yorucu ve stresli yani hiç ama hiç bize göre değil. En azından şimdilik, en azından Dila biraz daha büyüyüp aklı başına gelene kadar... Bu nedenle hiç cevap gelmese de üzüleceğimi sanmıyorum. Zaten çocuğumun tabiatını bildiğim halde neden yine de gittiğimi ben de anlamış değilim ya neyse...
Bu işlere kalkışmamın en büyük sebebi Dila'ya ileride güzel bir anı bırakmak istememdi. Umarım başka bir zaman ve daha iyi şartlarda yolumuz tekrar kesişir. Herşeyin Hayırlısı.
Dila'yı oyalamaya çalıştığımız o anlardan birinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder