Sonrasında yediklerimizi eritmek için sahil boyunca yürüyüş yaptık. Çocuğunu alan bu güzel havayı değerlendirmek için akın etmişti oraya.
Dönüş yolu üzerinde gördüğümüz ve kolay kolay da göze çarpmayacak kuytu bir girişi olan mekanı tesadüfen gördük. İçerisi cennetten bir bahçeydi sanki. İnsan şehirden kaçıp doğayla iç içe olunca hemen kafasında böyle güzel yerlerde yaşamak ve yaşlanmak gibi ütopik hayalleri oluyor. Öyle ki bu mekanda yemeklerimizi yerken muhabbetimiz de "Acaba böyle bir yer ne kadardır?" şekline dönüştü. Belki dünyaları yedik ama temiz havadan mıdır bilmem doymadık! Sizin de yolunuz Sapanca'ya düşerse kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Henüz yeni açılmış ve web sitesi olmadığı için paylaşamıyorum sizlerle. Ancak mekanın ismi "Arka Bahçe". Çok zengin bir menüye sahip değil maalesef. Izgara köfte, çoban salata, patates kızartması ve şakşuka gibi apariflerle de doyarım benim için fark etmez diyorsanız mutlaka ziyaret edin. Yalnız başta pazarlık edin benden söylemesi ;)
Bizim küçük afacanlar kah dere tepe koştu, kah oturup boyama yaptı, kah hamakta sallandılar. Bizden çok eğlendiler belkide.
İnsan böyle güzellikleri her zaman yaşayamıyor. Biz de bu güzel günü paylaşmasak olmazdı. Her gün Pazar olsa ve hep böyle cennet mekanlarda yaşayabilsek keşke...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder