25 Ağustos 2022 Perşembe

KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN?

 Son yazımın üzerinden tam 3,5 sene geçmiş. Neler neler oldu, köprünün altından ne sular aktı, neredeydik nereye geldik?

  İlk göz ağrım Diloşum haftaya 12ye girecek, küçümenim Duruliçem bu ay 8 yaşına bastı. Biri 7 diğeri 3. sınıf oldular bu sene. Diloşum burslu olarak Doğa Kolejinde okuyor şimdi, Duruliçem ablasının gittiği ilkokula devam ediyor. Öğretmeni Hatice Hanım idealimdeki öğretmen figürü adeta, öyle tatlı öyle cana yakın öyle naif… 

  Bu arada Dila yaklaşık 4 yıldır Bilsem’li. Her ne kadar ayak sürüyerek ve söylene söylene devam etse de liseden mezun olana kadar buradaki eğitimine de devam edecek. 2. sınıfta Üsküdar Çocuk Üniversitesinin üstün zekalı çocuklar için eğitim verdiği okulu kazanıp 2 sene burada eğitim aldı ancak sonraki yıl Bilsem’i de kazanınca birinde devam etmenin doğru olacağına karar verip Çocuk Üniversitesi ile yollarımızı ayırmak zorunda kaldık.

  2020’nin Mart ayında tüm dünyayla birlikte ülkemizde de patlayan koronavirüs salgını sebebiyle çocuklar maalesef 2 sene kadar okullarından öğretmenlerinden ve arkadaşlarından ayrı kalmak durumunda kaldılar. Salgın hala devam ediyor olmasına rağmen artık üzerinden geçen 3 yılın ardından insanlarca etkisini kaybetti, bu günlerde hayat normal akışında devam ediyor. Umarım kışa tekrar yoğun bakımlar dolmaz.

  Pandeminin ilk başladığı zamanda Duru kuşum 1. sınıfa başlayacaktı. Hiçbir şey bilmeyen mini mini birlere alfabeyi okumayı yazmayı toplamayı çıkarmayı öğretmek ne zormuş meğer. Hemen her Veli aynı zamanda çocuğunun ilk öğretmeni oldu o yıl. Gerçekten çok zorlu bir yıldı hepimiz için. Sevdiklerimize dokunmadan günler haftalar aylar geçirdik onların iyiliği için. Umarım o zor günler tamamen geride kalmıştır.

  Gerçi geçen seneden beri ülkece içinde olduğumuz ekonomik buhran pandemiden daha çok yara verdi hepimize. Güzel günleri düşledikçe geçmişe dönüp hüzünlenir olduk maalesef. Hepimizin hakkımızda hayırlısı olsun, çünkü bunları yaşamayı haketmiyoruz!

  3 sene kadar önce eğitimini almaya başladığım Takı Tasarımı sevdam hobi olmaktan öteye geçti ve tasarladığım takıları önce çevreme sonra internetten ve mağazadan satmaya başladım. Hedefim kendi markamı oluşturup tanınırlığını artırıp yurtdışına da satış yapmak. Takı Tasarımı eğitimlerime devam edip meslek edindirme kurslarında öğretmenlik yapmak gibi bir niyetim de var ama bakalım hayırlısı…

  Geçtiğimiz 3,5 senede acısıyla tatlısıyla bir çok şey yaşadık…belli başlı aklıma gelenleri yazdım zaten. Ama en önemlisi ve üzücüsü tonton dedemi kaybetmekti… Öyle cana yakın öyle hayat doluydu ki… bir anda öyle hızlı yıldız gibi…kayıp gitti aramızdan. 100e 1 kalmışken, kendi deyimiyle dalya diyemeden apar topar giden 99luk delikanlı. Kavuştu mu bilmem meleğine? Ama onu çok özlüyorum orası kesin…



19 Şubat 2019 Salı

Sömestr Tatili

Sömestr tatili başladı ve bitti biz birşey anlamadan.

Bu sene 2 karne girdi eve Duruliçe de anaokuluna başlayınca. Onların ki karne sayılmaz aslında ama maksat gönülleri olsun.

Şimdi okula giden 2 çocuk olunca bazen programlar çakışıyor. Karne töreni aynı saatlere denk gelince birine gitmek mümkün oldu ancak. Duru’nun bu sene ilk yılı olduğu ve karne günü için bir gösteri hazırladıkları için ona katılmasam olmazdı. Bu sefer de Dila Hanım bozuldu, bir sürü sitem etti yine kardeşi üzerinden. Kendimi kötü hissettim. Gönül isterdi ki hepsine yetişeyim ama istediğin gibi olmuyor bazen herşey. Söz verdim ben de yılsonunda karne günü muhakkak geleceğime. Umarım bir sıkıntı çıkmaz yoksa Dila yakar ortalığı.

Duru’nun karne töreninde şarkılar söylendi,danslar yapıldı. Öyle tatlıydılar ki... Anneannesi ve dedesi de geldi izlemeye. Tören sonunda hepsine karne niyetine bir başarı belgesi verdiler. Fidanlar Sınıfının öğrencileri yeşiller içinde çiçek açıp saksılar içinde dans ettiler.


















Tatilin ilk günü Dila’nın sınıfıyla Kartepe’ye gittik günü birlik. Çok yorulduk ama çok da eğlendik. Geçen sene de yapılmıştı aslında bu gezi ama biz Bursa’ya gittiğimiz için katılamamıştık. Duru’yu anneannesinde bıraktık, sabahın 5inde düştük Dila’yla yollara. Çok güzel bir gün geçirdik. İstanbul’da bu sene kar göremediğimiz için 1 günlük de olsa kara doyduk. Kardan hiç hazzetmeyen soğukla arası hiç iyi olmayan bana bile iyi geldi bu kısa gezi. Kızakla kaydık, kar topu oynadık, kardan adam yaptık, sucuk ekmek yedik, teleferiğe bindik. Doya doya eğlendik. Hem çocuklara hem bize çok iyi geldi. Karneler mi? Hepsi çok iyi 👍🏻







6 Şubat 2019 Çarşamba

Ne Var Ne Yok?

Epeydir yazasım yoktu. Çok ihmal ettim blogu. Ama yazmak içimden gelmedi bir türlü. Sonra bir baktım yıl olmuş. Kendimi suçlu hissediyorum böyle çok uzun ara verip yazmayınca. 

Bu blogu oluşturma sebebim tamamen çocuklarıma ve kendime bir anı bırakmak, hislerimi yazıya döküp paylaşmaktı. İsteyen okur istemeyen okumaz. Çok hit alayım, arama motorunda ön planda gözükeyim, popüler olayım gibi bir hedefim olmadı hiç. Ha günlüğe yazıyorum ha buraya. Sadece günlüğün anahtarı yok. Bende de gizli saklı yok zaten. ;)

Bu kadar uzun ara verince çok şey değişmiş haliyle. Google Blogger ayarlarında bir sürü değişiklikler olmuş. Kullandığım uygulama üzerinden bloguma giriş yapabilmek için saatlerce uğraştım. Ama kafama taktım birşeyler yazacağım diye. Azmettim bağlandım ve yine buradayım.

Değişen o kadar şey var ki nerden başlasam nasıl anlatsam... En iyisi bu “Tekrar Merhaba “ postu olsun, gelişmeler başka bir postun konusu olsun. ;)

Sevgiyle kalın 

Duygu ❤️

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Çocukla Tatil



Çocukla tatil mümkün mü? Ya da daha farklı sorayım: Çocukla tatil ebeveyn ve çocuklar açısından nasıl keyifli bir şekilde geçirilir? Zira bu sorunun yanıtı kafamda var ama imkanlar elvermiyor. Neden mi?
Çünkü çocukla daha tatile çıkmadan mayosuydu kremiydi şapkasıydı terliğiydi alışverişi başlar. Hele birden fazla çocuk söz konusuysa X2, X3 diyerek uzar gider. Üstüne bir de çocuğunuz küçükse; bezi,maması,biberonu liste uzar da uzar. Bir bakmışsınız bavulda size yer kalmamış. :) Gideceğiniz yere neyle giderseniz gidin yolculuk genelde hep kabustur. Biri çişim geldi diye kolunuzu çekiştirirken diğeri uykum geldi diye ağlar. Yolculuk boyunca size acınacak yada öfkeli gözlerle bakan insanların tacizine maruz kalırsınız bonus olarak. Çok gürültü yapmasınlar, ağlamasınlar diye yolculuk boyunca yapmadığınız maymunluk kalmaz. Mesela bizimkiler uçakta cam kenarı kavgasına tutuştular, ardından Duru kemer bağlatmamak için her türlü huysuzluğu yaptı hem kalkışta hem inişte. 4 kişi gittiğimiz tatilde 3 bavul, 1 sırt çantası, 1 puseti 2 çocukla nasıl taşıdık inanın ben de bilmiyorum. 
Hani "deniz keyfi" derler ya; tam bir eziyet oldu. Zira denizden döndükten sonra yıkanma faslımız en az 1,5-2 saat. Su ayarı yapamadığımız için kovayla su hazırladım, önce büyük olanı yıkamak gerekti çünkü asla beklemeye tahammülü yok. Yıkadıktan sonra parmak arasına kadar heryerini saçlar da dahil kurulamak gerek yoksa cinnet çıkartır küçük hanım. Sonra üzerine kıyafet ayarlama faslı var ki delirmemek işten değil. Sonra sıra küçüğe gelir; aynı fasılları bu sefer onun için yaşarım. Neyse ki onun ablası kadar ciddi boyutta takıntıları yok (henüz) 🙏🏻 Sıra bana geldiğinde şükrederim. Mayoları havluları yıka as derken ben perişan. 
Denizde ise ikisini birden idare etmek imkansız. İki yetişkin lazım ancak baş edebilmek için. Dila'nın kum ve ıslaklık takıntısı üzerine tuz biber ekti tatilin. Tamamen temizlenip kurulanmadan eve gitmemiz mümkün olmadı, çünkü hep çıngar çıkarttı. Zaten denize girdi mi çıkmak bilmez. Babaları bizimle gelemediği için tüm yük üzerimde, tüm nazları kaprisleri tabiki bana. Gezmeye gittiğimiz yerlerde ise kavga gürültüleriyle beni rezil edip gittiğimize pişman ettiler zaten. Yaklaşık 20 gün süren bir tatilin keyif aldığım zamanları yok denecek kadar az. Kısacası benim bu tatilden anladığım :
1-Çocukla tatile gidiyorsan yanında çocuklarla ilgilenecek yardımcın olacak yada anneanne/babaanneleri bu kutsal göreve çağıracaksın. 
2-Kimseyi bulamazsan çocuklara yönelik hizmet veren otelleri tercih edeceksin.
3- Yok kafamı dinleyeyim; azıcık romantik takılalım dersen çocukları güvendiğin büyüklerine bırakıp karı koca baş başa tatile gideceksin.
4-Ya da kırıp dizini evinde oturacaksın, tatil benim neyime diyeceksin!

Şimdi yaz tatilinin geri kalanını evimizde kavga dövüş, itiş kakış, çığlık kıyamet ve mutlu mesut geçiriyoruz. Şunun şurasında okulların açılmasına ne kaldı ki? 1 ay, 30 gün, 4 hafta, 720 saat... Allah'ım sen bana sabır ver 🙏🏻

DUYGU 




5 Haziran 2017 Pazartesi

Mini Mini Birler

Okulların kapanmasına sayılı günler kala neler yaşadık neler deneyimledik bir bakalım.


Okulun ilk günleri her öğrenci için zordur ama söz konusu okul hayatına yeni başlayacak mini mini birler ise bu çok daha zordur. Evden aileden ayrılma, yepyeni bir ortama uyum sağlamaya çalışma,yeni kurallara adapte olma,yeni yüzler-yeni öğretmen, anaokulunun eğlenceli ve oyunlu ortamından disiplin ve kurallarla dolu yeni bir ummana yelken açma...saymakla bitmez.


Bizim için en zoru servisti. Servis firmasının sistemi güzergahları şoför ve hostesleri düzene sokmasına kadar yaklaşık 1 hafta Dila ile beraber okula gittim geldim. Nerdeyse hergün şoför hostes güzergah değişti. Tam düzene girdi derken bu sefer de benim okuldaki varlığıma alışan kızım bensiz okula gitmek istemedi. Serviste kusma sorunumuz çıktı bir de hiç yoktan. Neyseki bu soruna ön koltuğa oturtup camı açarak çözüm bulabildik. Hala daha ön koltukta gidiyor; kusarım korkusuyla sabahları ağzına bir lokma atmadan gidiyor okula. Ne yaptıysam ikna edemedim. Belki zamanla düzene girer diye umut ediyorum.


Öğretmenimiz şansımıza deneyimli, idealist ve işini severek yapan bir kadın. Tatlı-sert yapısı sayesinde öğrencileriyle arasında güzel bir ilişki var. Dila'nın korku demeyelim ama çekinmesi içten içe hoşuma gitmiyor değil doğrusu. Evde yitirdiğimiz otorite boşluğunu okulda sağlamış olduk en azından. 😊

En büyük endişem zaten okuma-yazma bilerek gittiği için okuldan soğur mu düşüncesiydi. Çok şükür kızım beni bu konuda rahatlattı. Hatta bildiği halde harfleri bilmiyormuş gibi yeni baştan öğrendi. Bir kelimeyi yazması için söylediğimde "Anne biz o harfi daha öğrenmedik." yanıtını bile duydu bu kulaklar 🙉


İlk günden itibaren kurulan veli-öğretmen WhatsApp grubu sayesinde iletişimimiz daha sıkı oldu. En sevdiğim noktalardan birisi de yılda 4 veli toplantısı yapılmasıydı. Bu şekilde çocuklarımızın durumu hakkında daha fazla bilgiye sahip olup öğretmenimizle diyaloğumuzu geliştirme fırsatımız oldu. Anaokulunda 2 toplantı olurdu mesela ve biz öğretmenlerini sadece o toplantıda 1 saat görebilirdik. Veli-öğretmen görüşme günümüz var şimdi; ekstra görüşmek istediğimizde öğretmenden randevu alıp gidebiliyoruz ayrıca. Bunun dışında WhatsApptan'da aktif bir şekilde yazışarak haberleşebiliyoruz.

2 sınıf annemiz var; sınıfın ve çocukların ihtiyaçları için koşturan, öğretmenle sürekli iletişim halinde olan. Sınıf ihtiyaçları için para toplanması, öğretmene hediye alınması, sınıf ihtiyaçlarının temini ve daha bir sürü iş (sağolsunlar) onların omuzlarında. Öğretmenin MEB'in verdiği okul kitapları dışında onayladığı yardımcı kitaplar ve okuma kitapları oldu. Sene başından beri 2 yardımcı kitap setini bitirdik. Ayrıca öğretmen hergün çocuklara 1 hikaye kitabı veriyor akşam okumaları için dönüşümlü olarak. Sonra rastgele bir zamanda kitabı okuyan çocuklara sorular sorup anlatmalarını istiyor. Amaç kitap okuma alışkanlığı edinmeleri, okumayı pekiştirmeleri. Hatta kitap okuma alışkanlığı ailede başlar diyerek okulun düzenlediği "Veli Kitap Okuma Etkinliği"ne bende katıldım bu sene. (Sınavına giremedim o ayrı 🙈) Okulun belirlediği bir kitabı okuyup yazılı sınava giren veliler arasından en yüksek notu alan veliler, okul tarafından altınla ödüllendiriliyor.Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? 😉


Sene başından beri okul gezileri, okul gecesi, 23 Nisan kutlaması, yıl sonu gösterisi, okul pikniği ve sosyal sorumluluk alanında pek çok aktivite yapıldı. Hatta bu yazıyı yazarken bizim minikler Hayvan Barınağına gidip oradaki sahipsiz hayvanları severek ayrıca barınağa aldığımız mamaları bağışlayarak çok güzel bir sosyal sorumluluğu gerçekleştiriyorlar bile. 👏🏻




İsteyen veliler çocuklarını ders saatleri bitiminde çocuk kulübüne (etüt) gönderebiliyorlar. Her gün 2 saat olan etütte seçtiğimiz branş dersleri dışında sınıf öğretmenleri de derslere iştirak ediyor. Dila ilk baştan beri etüde katılıyor kendi isteğiyle. Branş derslerimiz olan Dans ve Ritimde öğrendiklerini yılsonu gösterisinde bizlere izlettiler ve hepimizden koca bir alkışı hakettiler 👏🏻





Her sınıfta olduğu gibi sınıfın düzenini bozan, kurallarla başı dertte olan tipler var. Bizim sınıfta da bir kaç öğrenci de bu durumlar yaşandı. Ancak sene başındaki kadar çok değil artık, düzene girdiler epeyce. Zaten bu konu başlı başına ayrı ele alınıp anlatılacak kadar uzun. Ayrı bir postun konusu olsun.

Öğretmenimizin yaş gününde kendisine hoş bir sürpriz hazırladık 1/C velileri olarak. Haftasonu hep birlikte öğretmen evinde kahvaltı yaptık, muhabbet ettik, hatta çocuklarla Hababam Sınıfını gezdik. Pastamızı kesip hediyemizi verdik öğretmenimize. Okulda ilk yılımız işte böyle geçti. Bakalım seneye bizi neler bekliyor. Bu arada okulların tatile girecek olmasına az kalmışken endişe ve korkuyla bu 3 ayı (2 çocukla) nasıl geçireceğini kara kara düşünen bir ben değilim dimi? 🙈 





 DUYGU

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...